Ara
Gümüşhane
Kapalı
2°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7059 %0.01
50,2236 %0.12
5.964,11 % 1,05

Bir şeyler söylemek lazım

YAYINLAMA:
Ülke gündemini bir süredir meşgul eden üç konu var.
Bugün bu üç konu hakkında yazmak istedim.
Sinirleri zorlamadan,
Ne fiziki, nede benlik anlamında.
Sınırları aşmadan.

Birincisi Rauf Denktaş.

Kıbrıs denilince akla ilk gelen isim olan dava, aynı zamanda deva adamı.
Varlığını yurduna, yaşadığı topraklara adayan Denktaş, Rum kesiminin sinirlerini zorlarken, memleketinin sınırlarını çizmiş bir lider.
Ardında sonu gelmeyen bir sevgi seli bırakan bir devlet adamı, bir siyasetçi, bir şahsiyet.
Mevla’m mekanını Cennet eylesin. Sadece Kuzey Kıbrıs’ın, Türkiye’nin değil tüm İslam aleminin başı sağ olsun.
Biraz da, bu ölümün bizi ilgilendiren tarafına bakalım.
Yaşadığımız bu şehirde, bütün yaşamını bu şehrin sorunlarına adayan kim var?
Bıraktığı izlerle bu şekilde bir sevgi selini hak eden var mı?
Ve ya, Gümüşhane dendiğinde aklınıza ilk olarak gelen isim kim?
Ben sadece soruyu sordum…

Bir diğeri 19 Mayıs Kutlamaları.

Günlerdir kutlamaların iptalini tartışıyoruz. Sadece ulusal bazda değil. Kahve köşesi muhabbetlerinde de konuşulan konu; 19 Mayıs.
Konuşulmasına itirazım yok.
Kararnamenin eleştirilmesine de.
Elbette bu bayramlar, ülkemizin bu günlere ulaşmasındaki mihenk taşları.
Unutmak veya unutturmaya çalışmak en hafif ifadeyle nankörlüktür.
Geçmişine sahip çıkmamak, geleceği imar ederken yanlış yollara sapmaktır.
Gel gelelim, konu hakkında kıyametleri koparmak, 19 Mayısı siyasi amaçlara malzeme yapmak ta, o nankörlüğe ortak olmak demektir.
Kutlamaları yapıyoruz, katılmıyoruz.
Kutlamalarının milli eğitimle sınrlı kalmaması, vatandaşa inilebilmesi için yeni fikirler üretmiyoruz.
Sadece maksat muhalefet olsun mantığı ile konuşuyoruz.
İşte o nankörlüğe ortak oluyoruz.

Son olarak, Kar yağdı güzel ülkem beyaza büründü.

Kar yağdı yağmasına da, Ülkemdeki güzelliklere gelinlik mi, yoksa kirli işler için bir örtü mü oldu, ona karar veremedim.
Örneğin;
Maden işletmelerinin aç gözlülüğüne örtü mü oldu, gelinlik mi?
Hes inşaatlarındaki çevre katliamına örtü mü oldu, gelinlik mi?
Üniversite yönetiminin duyarsızlığına örtü mü oldu, gelinlik mi?
Harşit’teki kirliliğe örtü mü oldu, gelinlik mi?
Yeni belediye binasına örtü mü oldu, gelinlik mi?

Sorular o kadar çok ki. Yaz yaza bildiğin kadar.
Gözlerimi kapamadan,
Kafamı kuma sokmadan,
Ben beyaz örtüyü gelinlik olarak görmek istiyorum.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *