Ara
Gümüşhane
Kapalı
2°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7078 %0.01
50,2018 %0.06
5.909,06 % 0,12

VEDA

YAYINLAMA:
Gün doğuyor..

Gece sıyrıldıkça karanlığından, ötelerdeki evler beliriyor bir bir. Çıplak ağaçlar beliriyor, sonra solgun gökyüzü, sonra göçen kuşlar..

Aydınlık süzüldükçe daha da belirginleşiyor mevsimdeki yalnızlık. Sonbahardan mı bilinmez bir veda kokusu var toprakta. 

Sıcakla vedalaşıyoruz ilkin. Sonra çiçeklerle, kuşlarla, hatta yazlıklarımızla.

İnceden bir serinlik oluyor. Rüzgar alıyor güneşin yerini. Yeşil yaprakları kuru dallar uğurluyor bir kışlığına daha. Yapraklar bir kışlığına daha veda ediyor. Uyanmak için ölmek adeta. Peki ya yüreğimizdeki sonbahar…

Acılarımız, yaralarımız, kırgınlıklarımız da uyur mu mesela? Yapraklar gibi midir onlarda? Bir gün yeniden hatırlamak için mi saklarız?

Sahi nereye gider acılar?

Yalnız, yapayalnız bir adamın yalnızlığı nereye gider bir dost bulduğunda?

‘Gülüşlerim, acılarımı örtmeye çalışan ağır işçilerdir.’ Demiş kahkahanın adı Charlie Chaplin. Kaybolmuyor öyleyse yaşanan hiçbir şey. Sesimiz bile havada asılı kalıyor örneğin. Yitip gitmiyor ne o pervasızca söylediklerimiz, ne kahkahalar, gülüşlerimiz..

Acı da kaybolmuyor mutluluğu bulduğunda. Kalp kırıyoruz, özür diliyoruz, geçti gitti hadi affet diyoruz. Oysa elimiz bile kanadığında çekilen acı gerçekse, bizler kırılan kalbi neden katmıyoruz hesaba?

Dile belki kolaydır ama içimizde bir yerlerde düğümlenir acılar. Affetmek yok etmek değil, ötelemektir olsa olsa. Yüksek makamlara havale edip belki, şöyle bir parça daha arka tarafa ittiriveriyoruz.

Ne diyordu Hz. Muhammed (sav.);

‘İncittiğiniz gönlün ve kırdığınız kalbin bedduasından korkun.’

Kırıyoruz, eziyoruz, geçiyoruz..

Oysa insanın kadrini bilen hiç kıyar mı insana..

Beddua almak değil de mesele, hiç düşündünüz mü ya telafisi yoksa…
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *