MERHAMET VE SUİSTİMAL

Dört kitabın tamamen her dediği merhamet,
Sağ elinin bilmeden ver dediği merhamet.
İsmail HAYAL
           

Öylesine bir toplum olduk ki sanal alem ve gazete manşetlerine çıkmak, adını bir şekilde duyurmak ve reklamını yapmak adeta bir sanat haline geldi maalesef. Bazen öylesine fotoğraflarla karşılaşıyoruz ki yazmasam olmaz, yazsam gönül razı değil derler ya o cihetten. Ama yazacağım ne olursa olsun.

Genç bir üniversite öğrencisi. Bundan birkaç ay evvel yaptığı bir hareketle Gümüşhane ve ülke gündemine damga vurmuştu. Neydi efendim. Gümüşhane’de bir fırınımıza gitmiş, harçlığı ile on ekmek almış ve bunu ihtiyaç sahipleri için ‘askıda ekmek’ uygulaması kapsamında hayır yapmış. Muhteşem ötesi bir davranış, alkışlanası bir hareket ve eli öpülesi bir asil davranış. Öyle de burada birkaç kelam etmemiz gerekiyor.

Eğer bu kızımızın bu yaptığı asil davranış kendisi yada başkaları tarafından reklam malzemesi yapılmasa idi. Ve bizler bunu bu şekilde öğrenmese idik. Bu asil davranış sizlerle ihtiyaç sahibi arasında gizli kalsa idi. Ama ne oldu. Ya bu kızımız yada o fırıncı esnaf kardeşimiz bu durumu maalesef suiistimal ettiler. Boy boy gazetelere çıktılar.

Bunun karşılığının Allah katında olduğunu unutarak dünyevi çıkarları için kullandılar. Ve nihayetinde amacına ulaştılar ki takdirname ile taltif edildiler. Yok olmadı güzel kardeşim. Ve hiç şık olmadı değerli fırıncı ağabeyim. Siz bu işi gazetelere manşet olsun, karşılığında ben nema kazanayım diye yaptığınız anlaşılıyor ki -öyle görünüyor- yazık çok yazık. O üniversite öğrencisi mi fırıncıyı kullandı, fırıncı mı suiistimal etti anlaşılır gibi değil.  

O asil davranışınız bir kirliliğe dönüştü maalesef. Ki fırıncı ile görüşenler fırıncının ekmekleri kendisinin verdiğini ifade ettiler.

Daha sonra başka öğrenciler Ercan Çimen başkanın en önemli projesi klimalı duraklara elbise, kitap ve oyuncak bırakmaya başladılar. İhtiyacı olanlar alsınlar diye. Bu da muhteşem bir davranış ancak yine gazetelere boy boy çıkmama karşılığında.

Bundan birkaç sene evvel Gümüşhane’mizin önemli web sitesinde bir haber vardı hatırlarsanız. Fotoğraf aynen şöyleydi. Kelkit’te bir okulumuzun müdürü, öğretmeni, birkaç öğrenci ile bir gıda kolisi ile ihtiyaçlı bir ailemizi ziyaret ettiler. Ortada küçük bir gıda kolisi, anne ve babanın boynu bükük, evin çocuklarının gözü kolide. Müdür ve öğretmen gerilerek oturmuşlar. Olmadı müdürüm hiç yakışmadı size. O koliyi o ailenin kapısına bırakacaktın ve sizler sırra kadem basacaktınız. O aile o gelen kolinin nereden ve kimden geldiğini bilmeyecekti. Asalet bu, insanlık bu, Müslümanlık bu. Dolayısıyla doğru olan harekette bu olacaktı.

‘Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir’ düsturunu baz alan güzel dinimiz yapılan yardımların gizli olanını makbul görüyor. Kimse yardım yapmayın demiyor sizlere. Bu garip yaklaşık on yıldır İstanbul ve Bursa’daki köylülerinin ve hemşerilerinin verdiği bursları, tekerlekli sandalyeleri, gıda ve giyim eşyalarını öğrencilere ve ailelere aktarma görevi yaptı. Ne öğrenci onu, ne de o öğrenciyi gördü. Veren gizli, alan gizli bilen tek Allah. Öğrencimiz kimden geldiğini bilmediği için rahat, veren ismi gizli kaldığı için mutlu. Öğrenci kimseye minnettar değil, veren ise bir karşılık beklemiyor.

Böylesi hareketler çoğalsın verenlerin sayısı artsın ve gazetelerde yazsın diye düşünüyorsanız o halde ihtiyaç sahiplerinin isimleri yazılmasın ve fotoğrafları buzlanma yoluyla kapatılsın.

Yok arkadaş ben iki parça verir yüz parça reklamını yaparım diyorsan da ben de acizane olarak diyorum ki ‘sen verme kardeşim’. Allah’a emanet olunuz.

YORUM EKLE