Ara
Gümüşhane
Kapalı
-0°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7027 %0.01
50,2900 %-0.04
5.910,84 % 0,03
NE VALİLER GÖRDÜ BU MEMLEKET

NE VALİLER GÖRDÜ BU MEMLEKET

YAYINLAMA:

Göreve geldikten kısa süre sonra, 13 Mart 1992 günü Erzincan depremi meydana geldi ve birçok can kaybının yanında şehir yerle bir oldu. Günlerce uykusuz bir şekilde evine gitmeden sahadan ayrılmayan, gece gündüz çalışarak 8 ayda depremin izlerini büyük ölçüde şehirden silmeyi başardı.

Kriz masasının başına kendisi geçip şehre gelen bakanlarla ilgilenmesi için yardımcısını görevlendirdi.
“Gelen bakanları enkaz bölgelerine götürün” talimatını verdikten sonra yardımların dağıtılmasında da, Kızılay’la işlerin koordine edilmesinde de bizzat başrolü oynadı.

***
Depremden aylar sonra…
Gümüşhaneli muhtarın kızının evi Erzincan depreminde yıkılır. Muhtar, devletin deprem mağdurlarına vereceği evi almak için Erzincan’a kızının yanına gider.
Kızını alır, valilik binasına çıkarlar, öğlen arası olduğu için ellerinde evraklar beklemeye başlarlar.
Bu arada kot pantolonlu, yakası açık gömlekli biri gelir.
– “Amca buyur” der.
Muhtar derdini anlatır. Kot pantolonlu adam evrakları alır bir odaya gider, bir kaşe basar, diğer odaya gider başka bir evrak alır, doldurur, deftere kaydeder. En son kapısında “Valilik” yazan odaya girip çekmeceden bir mühür alarak kâğıtlara mührü basar ve muhtardan da imzalamasını ister.
Muhtar, yaşadıkları karşısında biraz da çekinerek,
– Yeğenim çok sağol ama Vali Bey sana kızmasın?
– Yok amca kızmaz!
– Sağ ol yavrum, adın nedir senin?
– Recep benim adım amca.
– Yoksa sen vali Recep Yazıcıoğlu musun?
– He ya…

***

Bir başka özelliği…

Türkiye’nin en genç valisi olarak 1984 yılında Tokat’a atandı.

5 yıl görev yaptığı Tokat’ta halkın da desteği ile sahada bizzat çalışarak 3 binin üzerinde derslik yaptırdı ve şehrin eğitim hamlesinin mimarı oldu.

Bu başarı nedeniyle “Yılın Bürokratı” seçildi ve ‘Türkiye’nin en genç valisi olmasına karşın Tokat’ta döneminde yapılan ilkokul ve sağlık ocağı sayısı Cumhuriyet döneminin tamamından fazla olduğu için bu ödüle layık görüldüğü’ açıklamasının üzerinde yazılı olduğu ödülü başköşesinden ayırmadı.

Öyleki bazı çevreler “Türkiye’de valinin varlığını” bir anlamda o öğretti Anadolu’ya diye söylediler.

Son bir örnek daha…

1989 yılında Kaymakam Vekili olarak göreve başladığı Aydın’a bu sefer Vali olarak döndü.

Kendisine iletilen bir şikâyet üzerine tebdil-i kıyafetle bir hasta gibi Nazilli SSK Hastanesi Başhekimine başvurarak şikâyetleri yerinde gözlemlemesi ve başhekimin kendisine  “Paran yoksa tedavi olamazsın. Burası hayır kurumu değil” cevabının ardından ertesi gün Vali kimliği ile giderek başhekimi görevden alması en unutulmaz anılarından biri olarak tarihe geçti.

Türkiye böyle vali gördü geçirdi.

Ama…

Bu başarılar ortada iken gözü kör olası şu siyaset tayfası yok mu?

Toplum onu Büyükşehirlere vali olarak beklerken kör olası siyaset onu cezalandırarak merkeze çekti.

Büyük bir suç işlemiş gibi!

Merkez’de bekleme süresi üç buçuk yıl sürdü. Bu süre içinde kendisine gelen siyasetle ilgili tüm teklifleri geri çevirdi. 2003 yılında son görev yeri olan Denizli’ye atandı. Heyecanla yeni görevine başladı ancak bir süredir kendisini rahatsız eden gözündeki sorunlardan ötürü muayene olmak için Ankara’ya giderken elim (!) bir trafik kazasında Türkiye Görev yaptığı dönemde "Süper Vali" ve "Efsane Vali" olarak tanımlanan Recep Yazıcıoğlu’nu kaybetti.

Ne zaman Vali’ler ile ilgili bir haber okusam aklıma hep o gelir!

Elimde değil.

***

Bunları niye yazdım.

Rahmi Doğan… 6 Şubat Depreminde enkaz yığınına dönem belki de depremin en çok vurduğu illerden birisi olan Hatay’ın Valisi.

Valiliğin internet sitesine baktım 2018 yılından beri tam 5 yıldır burada görev yapıyor.

Az bir süre değil kenti iyi tanıdığını söyleye biliriz.

Ancak…

Görev yaptığı bu tarihi kültürel kentimizde bunca sıkıntılı olduğu bir zamanda, en verimli olacağı bu günlerde istifa etti.

İstifa gerekçesi de memleketi Sivas’tan milletvekili olma arzusu.

Olabilir…! Ama zamanlaması bize göre yanlıştı.

Çünkü yıllardır mülki amir olarak görev yaptığı il enkaz altında.

Vatandaşlar çadırlarda zor şartlarda yaşama tutunmaya çalışırken!

Neyse…

İşte bu haberi okuduğumda  31 yıl önce aynı kaderi yaşayan merhum Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu’nu hatırladım yine.

Deprem sonrası 8 ayda depremin izlerini silmeyi başaran bir valiyi hala konuşuyorsak gerisini siz düşünün!

Nesil yayınlarından çıkan kütüphanemdeki Uzm.Dr. Köksal Pabuççu’nun kaleme aldığı “Adam Gibi Vali Recep Yazıcıoğlu ”kitabından aldım bu hatıralarını.

Okumanızı tavsiye ederim.

Sayın Doğan…

Deprem felaketi yüreğinizde tarifi imkânsız yaralar açmış olsa da yerinizde olsaydım viraneye dönen Hatay’da bir süre daha kalarak “ Efsane Vali Rahmi Doğan” olmayı tercih ederdim.

TEBRİK: Yarın gece ilk teravih ve ilk sahurla birlikte Onbir ayın sultanı mübarek Ramazan Ayı başlıyor. Hanelerimize rahmet, bereket ülkemize birlik ve kardeşlik getirmesini yüce Mevla’dan niyaz ediyorum.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *