OLAYLARA NEREDEN BAKIYORUZ

Ülke menfaatleri, ülkenin geleceği ve mukaddesatımız söz konusu olunca bu ülkede yaşayan herkes sağcısı, solcusu, dindarı, milliyetçisi hep aynı tarafta olmalı. Diğer konularda görüş ayrılıkları olabilir. Birileri yapılan bir iş üzerinde çok olumlu düşünürken diğerleri olumsuz düşünebilir. Bu normaldir. Anormal olan ülkeyi çağ atlatacak bir projeyi bir algı operasyonu ile etkisizleştirmek, gündem oluşturmak, konuyu ana mecrasından çıkarıp sığ bir alanda tartışma yaratmak. Üçüncü havalimanının yapılması ve ismi konusunda bir gurup ortaya bir görüş atmıştı. Efendim biz üçüncü havalimanının yapılmasını istemiyoruz. Nedenini sorduğunuzda şunu söylüyor bu aklı evveller. Atatürk ismini ortadan kaldırmak için yapılıyormuş bu milyarlarca dolarlık ekonomiye de ivme kazandıracak bir anıt eser. Basitlik olur da ama bu kadarına da pes dedirtecek cinsten bir basitlik, bir acizlik, bir fikri yoksulluk bu.  Türkiye’yi dünyada bir numara yapacak bu eseri bu basit düşüncelerle yapılmamasını istemek şizofrenik bir ruh halinden kaynaklanıyor. Türkiye bu gibi büyük eserlerle dünya ile her alanda artık yarışabilecek bir pozisyon almaya çalışırken, bu eser için dile getirilen bu saçma düşünceleri anlamak ve anlamlandırmak oldukça zor. Onların kafalarındaki o köhne düşüncelerin ne kadar da yersiz olduğunu gördük.29 Ekim Cumhuriyet Bayramında son sözü Sayın cumhurbaşkanımız söyledi ve Atatürk havalimanı kendi adıyla havacılık hizmeti vermeye devam edecek dedi. Bu basit düşünce sahiplerinin şimdilerde ağzını bıçak açmıyor. O zihniyettekilerin hayal dahi edemeyecekleri projeleri bu aziz milletin evlatları bir bir yaparak yine tarihteki o ihtişamını yakalayacak. Dünyaya medeniyeti tekrar öğretmeye devam edecektir. 

Avrupa’nın medenileşmesini sağlayan İslam medeniyeti hak ettiği o zirveyi inşallah Türk Milleti ile tekrar yaşayacaktır. Her alanda millileşme hareketi ile kendi kendine yeten bir ülke olma yolunda çok ciddi adımlar atılmakta. Özellikle Milli Savunma amacı ile yapılan çalışmalar takdire şayan. Kendi tankını, tüfeğini, gemisini, insansız hava araçlarını (silahlı ve  silahsız ) helikopterini, kısa ve uzun menzilli hava koruma sistemlerini üretebilir pozisyona geldik. Geliştirilen yazılım sistemlerini kullanarak bu alanda da öncü olduk. Savunma sistemlerini üretmekle kalmayıp ihraç etmeye de başladık. Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi kötü komşu insanı mal sahibi yapar. Gerçekten de kötü komşu bizi mal sahibi yaptı. Bir söz vardır elden gelen öğün olmaz oda vaktinde bulunmaz. Elden para ile satın aldığımız birçok savunma sistemini istediğimiz bir alanda değil de onların takdir ettiği bir şekilde kullanabiliyorduk yıllardır. Onlardan aldığımız askeri mühimmatı nerede kimlere karşı kullanacağımıza onlar karar veriyordu. İşler onların dediği minvalde ilerlediği için de ilişkilerimiz hep iyi olurdu. Bu işte bir terslik var dedik ve işe koyulduk. Ne zaman ki kendi milli çıkarlarımız doğrultusunda hareket etmeye başladık, topyekûn saldırıya uğradık. Bu saldırılar ardı ardına seri bir şekilde devam edip bu güne kadar geldi. Bu gün de bu alçakça saldırılarına her alanda devam ediyorlar.

Bu saldırılara karşı direnç göstermek için ciddi bir mücadele verilmeye çalışılıyor son zamanlarda. Bu mücadelede sadece hükümet değil aynı zamanda işveren –işçi, amir-memur, esnaf, sanatkâr, çiftçi herkes olmalı. Herkes taşın altına el koymalı, kendine düşeni fazlası ile yapmalı. Bu durumlarda fırsatçılık yapanlara fırsat verilmemeli. Şimdi Millet olarak düştüğümüz yerden kalkmanın ve kendimize dönmenin tam zamanıdır.

YORUM EKLE