ÖNCE İNSAN OLMAK

"Kinleri, ancak sevgiyle yenebiliriz"
Goethe


Gümüşhaneli değerli şair ve bürokratımız Şinasi Özdenoğlu "Önce İnsan Olmak" adlı eserinde insan olmayı şöyle tanımlıyor;

"İnsan"a özgü yüce niteliklere sahip olmak demektir. En azından başka insanlara karşı daha çok özverili olmak demektir. İnsanın üstün niteliklerini geliştirmek, onu daha barışçı, daha sevecen, daha duyarlı bir insan yapabilmek demektir. İşte bunun içindir ki, pek çok şey olmak olasıdır ama gerçek insan olmak herhalde oldukça güç olan şeydir."
    
Evet, önce insan olmak, adam olmak, adam gibi adam olabilmek ve o mahfilde hayatını yaşayabilmek.

Bu dünyaya hiç kimse sebepsiz ve gayesiz gelmemiştir şuurunu bütün genlerinde yaşamış ve bu şuur ekseninde kendisine Yüce yaratan tarafından verilen kısa veya uzun ömrü yine O'nun emir ve doğrultusu yönünde doldurabilmek ve en nihayetinde emanet aldığı bedenini, ruhunu tertemiz olarak asıl sahibine teslim edebilmek.

Hani tıpkı askerlikte olduğu gibi. Ne diyor kurallar. Sen askerlik süresi içerisinde kendinden sorumlusun. Vücuduna, bir yerine asla zarar veremezsin. İşte o hesap ya bizimkisi bize verilen vücut, ruh sağlığı ve diğer bütün nimetlerin hesabını vereceğiz sahibimize. Bizler sustukça uzuvlarımız dile gelecek ve şikayetçi olacaklar bizden.

O halde bu vücut, bu ruh ve beden sağlığı bize emanet ise o emaneti biz en iyi ve sağlam şekilde kullanmalı ve nihayetinde günahsız, tertemiz ve sağlam bir şekilde teslim edebilmeliyiz.

Vücut bize emanet ise onu hor kullanamayız. Gereğinden fazla yoramayız. İçki ile, sigara ile, uyuşturucu ve diğer zararlı maddeler ile vücudumuzu, ruhumuzu yıpratamayız, hor kullanamayız ve ona çile veremeyiz.  

Gayesiz, kimliksiz, bilgisiz, sorumsuz, vurdumduymaz ve son derece ukalaca olarak yaşıyoruz hayatımızı. Tıpkı bir ayrık otu gibi yaşayanlar var içimizde. Ait olduğu toplumun içine giremeyen, ailesi ile barışık olamayan, sürekli eleştiren, küfreden, hakaret eden ve hiçbir şeyi beğenmeyen şükürsüz insanlar dolaşıyor aramızda. Şöyle bir baksa etrafına o kadar mükemmel şeyleri görecek ama o kendi kabuğuna çekilerek üç maymunu oynamakla heder ediyor ömrünü.

Üç beş ağacı bahane edip ortalığı yangın yerine çevirerek kendini tatmin ettiğini sanan zavallı bir güruh ülke elinden alındığında rahat yataklarından çıkmayarak "bana ne, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" rahatlığı ve ukalalığında heder ediyor ömrünü.

Evet, önce insan olmak gerekiyor azizim. Gümüşhane'de sayısız dükkanın, her ay muazzam kira gelirlerin, apartmanların ve son model birçok araban olabilir.

Ancak 15 Şubat Çayevi'nde iki bardak çay içebileceğin dostların da olmalı öyle değil mi? Ülkenin, Gümüşhane'nin sorunları seni de rahatsız edebilmeli değil mi? Sen mideni kavi doldururken dünyanın dört bir yanında bombalar altında ekmek kırıntısı arayanları, su bulamayanları, hastalıklarla mücadele edenleri yahut evinin yan tarafında gecekonduda soğan ekmek yiyen yetimleri görmen gerekiyor. O zaman sen insan olmuşsusundur diyebiliriz.
YORUM EKLE