RUŞEN ÇAKIR YAZIMI ÇALDI!

Daha önce yazmıştım. Ben bazı şeyleri siz değerli okurlara aylar hatta yıllar öncesinden bildiriyorum ve bu sebeple de aynı konuları “gündem” olarak yazma gereği duymadığımdan eski yazılarımı kopyalayarak buraya alıyorum. Açıkçası çok sıkılıyorum “ben zaten yazmıştım” demeye…

Ama “bu kadarda olmaz ki canım” dedirtecek bir olay var…Benim 8 Mayıs 2013 tarihinde bu köşeden “PKK'NIN CEMAAT'TEN ALIP VEREMEDİĞİ NE?” başlıklı yazımın aynısı ulusal medya tarafından “İKTİBAS” edilerek hemen hemen aynı tahlillerle haber yapıldı. www.gazeteoku.com , Vatan gazetesi yazarı  Ruşen ÇAKIR’ın köşesinden alıntı yaparak bu tahlillerimi gündemin baş sayfasına taşıdı.

Ben bu yazımda özetle “Bu şahıslar(terörist başları) neden askerden, Mit’ten, başbakandan, MHP’den değil de cemaatten korkuyor?” diye yazmıştım…Ve cevaplamıştım…İşte tahlilleri…

Ruşen ÇAKIR’ın yazısını ve haberi aynen buraya alıyorum. Sizden ricam benim yazımı,  bu yazıyı ve haberi birlikte okumanız… 8 Mayıs 2013 nere? 20 Eylül 2013 nere!!

***

PKK'nın Gülen Cemaati ile kavgasının sebebi

PKK son dönemde Gülen cemaatine yönelik saldırılarda bulunuyor. Peki ama bunun sebebi ne? Niye Kandil cemaati hedef alıyor.

Kandil yönetiminin hemen her açıklamasında hedefte Gülen cemaati yer alıyor. Son olarak Cemil Bayık, IMC TV'de yaptığı açıklamalarda açıktan cemaati suçladı.

Peki ama PKK'nın cemaatle derdi ne?

Niye cemaati hedef alıyor?

Günün en çok konuşulacak yazısı bu soruların cevabını veriyor. Vatan Gazetesi yazarı Ruşen Çakır "PKK Gülen hareketinden ne istiyor?" başlıklı yazısında işin perde arkasını şöyle aktarıyor;

BU KAVGA ŞAŞIRTICI DEĞİL ÇÜNKÜ...

"Gülen cemaatiyle PKK’nın yıldızlarının hiçbir şekilde barışmadığı, aralarında özellikle Kürt gençlerini kazanma konusunda kıyasıya bir rekabet olduğu ve bu nedenle sık sık ihtilaf yaşandığı biliniyor.

Şaşırtıcı değil çünkü Öcalan da BDP heyetiyle yaptığı ilk görüşmenin Milliyet Gazetesi tarafından yayınlanan zabıtlarında da görüldüğü gibi, Gülen ve hareketi hakkında suçlamalarda bulunmuştu. Murat Karayılan da, geri çekilmenin ilan edildiği basın toplantısına katılmak için Kandil’de bulunan bir grup Türkiyeli gazeteciyle sohbetinde, birdenbire konuyu Gülen cemaatine getirmiş ve Bayık’ınkine benzer sözler söylemişti.

CEMAAT ÇÖZÜME KARŞI MI?

Öncelikle şunu vurgulamak lazım. Gülen ve hareketinin, Bayık’ın son söyleşide ileri sürdüğü gibi “çözüm sürecine karşı” olduğu tespiti fazlasıyla zorlama. Bilindiği gibi Gülen, 7 Ocak günü, yani süreç başlar başlamaz, “Sulh hayırdır, hayır sulhtadır” başlığıyla haberleştirilen sohbetinde hiç tartışmaya yer vermeyecek bir biçimde hükümetin başlattığı yeni girişime destek vermiş, hatta angaje olmuştu. Ne var ki geçen süre zarfında kendisinden de, cemaatin yayın organlarından da benzer çıkışlara tanık olmadık, hatta tam tersine, Gülen hareketinin sürece yönelik kaygı ve eleştirilerinin öne çıktığını gördük.

ANADİL EĞİTİMİ İÇİN GÜLEN NE DEMİŞTİ?

Ta ki Gülen’in haziran ayında Irak Kürdistanı’nda, Erbil’de Kürtçe yayınlanan Rudaw Gazetesi’nden Rebwar Kerim’in sorularına verdiği yanıtlara kadar. O mülakatta Gülen’in özellikle ana dilde eğitimi “devletin vatandaşlarına karşı adil olmasının gereği” olarak tanımlamasının birçok açıdan bir dönüm noktası olduğunu söyleyebiliriz.

GÜLEN CEMAATİ NİYE AKTİF DEĞİL?

Ancak Gülen ve hareketinin çözüm sürecinin lehine görüş beyan edip pozisyon alması sürecin içinde aktif bir şekilde yer aldığı anlamına gelmiyor. Cemaatten görüştüğüm bazı kişiler hükümetin kendilerini sürece dâhil etmeye pek gönüllü olmadığından yakındılar. Eğer bu doğruysa, arkasında, yine Kürt sorununun çözümüyle alakalı bir önceki (Oslo) süreçle bağlantılı olarak patlak veren MİT krizi ve bunun hükümetle cemaatin arasını ciddi olarak açması olsa gerek.

PKK'NIN CEMAATLE İLGİLİ ASIL HEDEFİ...

Öcalan ve PKK yöneticilerinin Gülen’e ve hareketine yönelik kışkırtıcı olarak tanımlanabilecek çıkışlarının asıl hedefinin onlarla savaşmak değil, tam tersine uzlaşmak olduğunu sanıyorum. Nitekim başta sözünü ettiğimiz söyleşide Bayık, cemaatle aralarındaki sorunları çözmek istediklerini, zaten taraflar arasında bazı görüşmeler olduğunu belirtmiş. Bildiğim kadarıyla Gülen ve cemaatin temsil etme durumundaki bazı isimleri Kürt siyasi hareketinin “yasal” koluna dâhil bazı isimlerle diyalog içindeler, ancak bu pozisyonu bir üst aşamaya sıçratıp PKK yöneticilerini ve Öcalan’ı muhatap almalarını, en azından şu aşamada beklemek pek gerçekçi olmaz.

PKK HER AN SAF DEĞİŞTİREBİLİR

Öte yandan PKK ve Öcalan’ın, çözüm sürecinde (ve hatta sonrasında) ellerini daha güçlü kılmak için hükümet ile Gülen hareketi arasındaki gerginliği kollayacağını, elinden geldiğince tırmandırmaya çalışacağını; konjonktüre göre taraflardan birine daha fazla yanaşacağını ve hiç tereddüt etmeden tuttuğu tarafı değiştirebileceğini öngörebiliriz.
YORUM EKLE