TOMARA'DA 5 SAAT

Tomara Şelalesi'ne 5 yıldır gitmemiştim. 
Bu sene İzmit'ten gelen misafirler sebebiyle tekrar 
görme fırsatım oldu. Ben Kelkit'te ikamet ettiğim için Kelkit'ten başlayarak yazmaya çalışacağım.
Kelkit merkezden üç araba ile çıktığımız yolda özellikle Pınarbaşı Dinlenme Tesisleri'ni geçip 
Çilhoroz Dağı'na tırmanırken havanın ve havanızın değiştiğini hemen anlarsınız.
Yamaçlardaki orman alanları ayrı bir güzellik katıyor masmavi gökle birleşince.
Şiran'a yaklaştıkça yeşilliğin daha da artığını görürsünüz.
Yollar eskiye nazaran çok çok geniş ve asfalt.
Şiran merkeze uğramadan çevre yoluyla yolunuza devam ediyorsunuz.
Şiran'ı birazcık geçince Tomara'yı gösteren büyük ama şelale resmi nedeniyle
pekte net gözükmeyen bir tabela var. Oradan  sola dönüyorsunuz.
Bu tabelayı göremeyipte daha ileriden  (Seydibaba Köyü'nden) aşağıya inenlerinde sayısı az değildir.
Şiran yol ayrımından sonra asfaltı yeni dökülmüş gibi kapkara ,yerine göre dar, yerine göre geniş
ve tatlı virajlarıyla küçücük tepecikleri tırmanırsınız. Hala dağ  ve orman havası içinize
nazenin bir tat verir. Küçük tepeciklerden sonra Kelkit vadisinden kıvrıla kıvrıla gelen Kelkit Çayı'yla buluşursunuz.
Bu buluşmaya Çadırkaya Kilise'si şahitlik eder tüm ihtişamıyla. 
Yolculuk, yol güzel oldun mu devam etsin istersiniz değil mi ? İnanın şu tatlı virajlar insanın
içine sevinç veriyor, huzur veriyor. Tomara hiç vermez mi ?
Kelkit Çayı'nı karşıya geçince sizi çok tatlı ve o kadarda süslü  parke taşları 
size hoş geldiniz der gibi gülücüklerle karşılar.
Ve Tomara Tabiat Parkı'nın giriş kapısı sizi tüm ihtişamıyla karşılar.
Cüzi bir ücret karşılığında arabanızı güvenli alana park edersiniz.
Ve çoluk çocuk etrafı seyrede seyrede yürümeye çalışırsınız.
Dinlenebileceğiniz bir kamelyayı da göz ucuyla ararsınız. 
Şanslıysanız bulursunuz da. Biz 24 Temmuz salı günü yer bulamadık. 
Pelit ağacının gölgesine saatler sonra kendimizi atabildik.
Tomara Tabiat Parkı'na iyi bir yatırım yapılmış.
Ziyaret edenlerin her türlü ihtiyaçlarının karşılanabileceği yerler oluşturulmuş.
&&&&&&&&&&&&&&&&&
Dar ama rahat patika yollardan geçerek 40 gözeleri çift taraflı olarak yüksekten seyredebiliyorsunuz.
Özellikle cam terasın oraya  yaşlıların tırmanması biraz zor olsa da, görülmeye değer.
Cam terastan şelaleyi seyretmek  harika. Ayrıca  şelaleden çıkan suların oluşturduğu
o muazzam ses kulaklarınızın pasını atıyor desem yeridir.
Sanki sizi tedavi ediyor gibi bir hisse kapılıyorsunuz.
Gök mavi, yamaçlar yemyeşil ve su sanki köpük akıyor. Huzur,  güven, sevinç hepsi bir arada.
Gümüşhaneli olupta dışarıda yaşayanların yaz tatilinde uğrak yeri burası. 
Yalnız öğrendiğim kadarıyla gece konaklamak için pansiyon türü henüz yokmuş.
İleride o da olur inşaallah.
Ve dönüş yine aynı güzergahtan dönüyoruz. Amma anayoldan Şiran'a döndüğümüzde bir 
sürprizlere karşılaşıyoruz. ''Kurallara uy -ceza yeme-pestil ye '' tabelası size tebessüm ettirir nitelikte.
Yine Şiran'a doğru gelirken tam karşınıza dağın yamacında (Uzaktan Erzincan'daki Atatürk portresine benziyor.) Atatürk'ün siületini görürsünüz.
Sanki dağın yamacına  portre işlenmiştir. Şiran'a yaklaştıkça bu siület daha da belirginleşir.
 
Bizim 5 saatte gördüğümüz bunlar. Kim bilir daha neleri görememişizdir.
Tomara da hoş vakitler ola.
Hoşça kalın.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ali Alkan
Ali Alkan - 6 yıl Önce

Hocam çok güzel tasvir etmişsiniz. Bir Şiranlı olarak teşekkür ederim.