VUSLAT

Mevlevilikte, “Hamdım, Piştim, Yandım” diyerek üç kelimeyle hayatını özetleyen Mevlânâ Celaleddin-i Rumi’nin öldüğü geceyi anmak için Konya’da Şeb-i Arus Mevlana’yı Anma Törenleri düzenlenir. Mevlânâ Celaleddin-i Rumi‘nin ölüm yıl dönümünde 17 Aralık tarihlerine denk gelen haftalarda yapılan ve “Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri” olarak isimlendirilmeye başlanılan törenler, halk arasında Şeb-i Arus Törenleri olarak da anılmaktadır.

Şeb-i Arus kelimesi “Düğün Gecesi” demektir. Mevlana ölüm gününü “Hakk’a vuslat” yani “Yaradan’a Kavuşma” (Düğün Günü-Gecesi) saymıştır, “Herkes ayrılıktan bahsetti, bense vuslattan” der Hz. Mevlana. Ölüm Mevlana için kişinin aslına dönüşü, kaynağının ilahi bir cevher olması nedeniyle “Allah’a dönüş” olarak yorumlar. Bir başka ifadeyle ölüm “cismin ortadan kalkması değil, Allah’a doğru uçmasıdır”. 

Öğretileri ile tüm dünyada ilgi uyandıran düşünce adamı ve mutasavvıf Mevlana Celaleddin-i Rumi, vefatının 746'ncı yılında düzenlenen törenlerle anıldı, anılmaya devam ediyor. Türk ve İslam dünyasının en büyük mutasavvıflarından Mevlana Celaleddin-i Rumi, 746. vuslat yıl dönümünde yurt içi ve yurt dışından farklı din ve kültürden insanları “Şeb-i Arus” törenleri için Konya'da buluştu. Her yıl 7-17 Aralık tarihinde gerçekleştirilen "Mevlana'nın Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri "ne yurt içi ve yurt dışından binlerce ziyaretçi katılıyor. Bu yıl "Vefa Vakti" temasıyla hazırlanan anma etkinlikleri, çok sayıda davetlinin katılımıyla "Kandil Uyandırma Merasimi, Sevgi ve Birlik Yürüyüşü" gibi temalarla gerçekleşti.

Öte yandan, Türkçe ve İngilizce Mesnevi dersleri ile  konferanslar, uluslararası bilgi şöleni, Türk tasavvuf müziği konserleri, sema törenleri başta olmak üzere toplam 1118 program planlandı. Türk tasavvuf müziği konseri törenler boyunca sema töreni eşliğinde icra edildi. Törenlere çok sayıda yerli ve yabancı turist iştirak etti. Sema  ve mukabele törenlerin en önemli etkinlikleri arasında idi.

Bir hafta boyunca Mevlana’yı anma adına gerekli olan pek çok şey yapılmış, bu etkinliklere ya katıldık ya da basın yayın yoluyla törenlerden haberdar olduk. Buraya kadar her şey güzel.  Peki Şeb-i Arus törenleri bizim hayata bakış açımızda pozitif bir değişikliğe sebep oldu mu? Bu anma törenleri  sadece o anı yaşamak için mi  düzenleniyor yoksa Hz. Mevlana’nın öğretilerini bir hayat felsefesi olarak anlayalım ona göre bir hayat yaşayalım diye mi?  Amaçlanan  ikincisidir  diye düşünmekteyim.

Bizde şöyle bir anlayış var eski olan bir şeyi övebiliyoruz bu bir tasavvuf ehli olsa dahi. Mevlana’nın öğretilerini aşağı yukarı toplumun her kesimi tarafından kabul görüyor.

“Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
 Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
 Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
 Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
 Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
 Hoşgörülülükte deniz gibi ol.

Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.” diyen Hz. Mevlana’nın düsturlarını yaşayan ve yaşatmaya çalışan bu günkü tasavvuf ehli insanlara bakış açımız hiç de iç açıcı değil. Mevlana Hazretlerini anma törenlerine giden insanları hoş karşılıyoruz fakat aynı düsturlarla hareket eden insanları ziyaret edenlere iyi gözle bakmayız. Tasavvufla hepimiz liseli yıllarda tanışmışızdır. Çünkü tasavvuf edebiyatı diye bir bölüm vardır orada. Daha sonra olumsuz birkaç örnekle tasavvuf anlayışına düşman oluveririz. Halbuki tasavvuf insanlığa tevazuyu, alçak gönüllülüğü, şefkati, merhameti, cömertliği, hoşgörüyü, asabi olmamayı hasılı kelam ya olduğun gibi görünmeyi ya da göründüğün gibi olmayı öğretir.

Her öğüdü ile  bizi olgunlaştıran, her öğüdünde bize yol gösteren, hayata olan bakış açımızı değiştirecek Mevlanalara, güzel insanlara bu gün eskisinden daha muhtacız.

YORUM EKLE