YAZIKLAR OLSUN!

Akif bir sözünde “Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar, ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?” diyor. Zamanın son evrensel imparatoru Abdulhamit Han, içerde Jöntürk ve ittihatçılar, dışarıda Batılı emperyalistler, yıkmak yok etmek için var güçleriyle çalışırken, Osmanlıyı  ve Ortadoğu'yu 33 sene sulh ve sükûn içinde yönetme becerisini göstermişti. Yine o dönemde Filistin'i parayla satın almak isteyen ve  “Vaadedilmiş Topraklar” peşinde koşan Yahudilere vermemişti.

   

Tarih 634, Müslümanlar ilk kez Kudüs'ü fetheder, Ömer'in adaleti yayılır Kudüs sokaklarına. Ancak 1099 da Haçlılar büyük bir saldırıyla Kudüs'ü Müslümanlardan geri alır ve  tekrar karanlığa büründürür. Sonra, 1187 yılında Büyük Komutan Selahaddin Eyyubi sahneye çıkar ve Kudüs tekrar İslam beldelerine dâhil olur. Takvim yaprakları 1948’i gösterdiğinde  ise Kudüs adeta en büyük felaketini yaşar. Zira o yıllarda Almanlar Yahudilere soykırım yapmaktadır. İngilizler de Almanlardan kaçan Yahudileri, Filistin topraklarına yerleştirir ve böylece işgal politikaları başlamış olur. O tarihten bu yana Almanlardan zülüm gören, katliama uğrayan Yahudiler intikamlarını adeta Müslümanlardan alır.

Bu gün de tarihin tekerrürünü tüm çıplaklığıyla bir kez daha yaşıyoruz. 14 Mayıs 2018 Pazartesi. Birleşik Devletler, büyük elçiliğini Kudüs’e taşıdı. Aynı gün büyük olaylar yaşandı. İsrail acımasız yüzünü bir kez daha gösterdi ve savunmasız Filistinlilere gerçek mermilerle saldırdı. Onlarca Filistinli yaşamını yitirirken, Amerikan başkanı Trump, İsrail mesajını yayınladı ve “ İsrail için büyük gün” dedi.  

Peki, 8 milyon İsrailli, bölgede at koştururken, 2 milyar Müslüman nasıl oluyor da Kudüs’e sahip çıkamıyordu? Aslında bunun sebebi çok basitti. Müslümanların İslam’dan ve Kuran’dan uzaklaşmasıydı. Hakikaten, Rabbimizin kutsal kitabımızdaki ‘dağılmayın’ emrini uygulasaydık, bugün bu üzücü tablo ile karşı karşıya kalmayacaktık. Birilerinin Kudüs’ü terör devleti İsrail’in başkenti olarak kabul etmesini duymayacaktık.

Gerçekten de Müslümanlar olarak Bosna’da , Afganistan’da , Grozni’de de  dağılmıştık. Şimdide Kudüs. İslam bilmem ne Teşkilatı da onlarda, sadece  izliyorlar ve olaylar bittikten, iş işten geçtikten sonra toplantılar yapıp, kınama mesajları yayınlıyorlar. Zannediyorlar ki meydanlar da, cami avlusunda toplanıp bir iki slogan atmayla İsrail’i korkutacaklar. Adamların  bunları  taktığı bile yok. Onları  takmadığı gibi, Halep’te, İdlib de, Şam’da, Musul’da, Yemen’de Müslüman kanı döken İran’ı , Amerika’nın sadık uşakları Sisi, Selman, Kral Abdullah’ıda takmıyorlar. Biliyorlar ki bunların hiçbiri kendilerine bir çakıl taşı bile atmazlar.

Bölgede İsrail’e en muhalif, en önemli iki lider Saddam ve Kaddafi’de Amerika tarafından yok edildi. Artık İsrail’e yapılan her saldırıyı Amerika kendine yapılmış gibi sayıyor. Suriye politikasını da İsrail’in gerekçelerine göre tasarlayıp biçimlendiriyor.

Tarih boyunca nice peygamberlere, nice medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan Kudüs bugün itibariyle yine mahzun, yine yalnız. HZ. Ömer'in nazlı çiçeği, Selahaddin'in rüyası yine yalnız yine kimsesiz, hem de iki milyar Müslüman kalabalığın içerisinde. Başta Araplar olmak üzere tüm dünyaya ‘yazıklar olsun’ diyorum. Yazıklar olsun, Filistinlilerin ve tüm dünya insanlarının ölümlerine sebep olan vicdanlara…Selam ve Sevgiler…

YORUM EKLE