YÜREĞİN YIKIMI 

Kanıyor...Ellerimiz ile tutamadığımız kolonlardan ellerimiz kanıyor.Tutmuyor ki dizlerimiz tutmuyor. Dermandan yoksun kollarımız kırık. Herkesin kırılan bir kolu var. Kimisi betondan, kimisi çaresizlikten, kimisi cansız bedenlerden. Şu gök, şu yer arasında ne çok acı var. Acının bir alfabesi bir dili yok ki. Acının közü var . Yana yana yakılan,yakıla yakıla yıkılan, yıkıla yıkıla toprağa dönen bedenlerin sessizliği kapladı toz duman viraneleri. 

Sabaha nohut pişirmek için mutfağa gidiyor evin annesi, çocuğuna masal anlatan baba öpüyor ve üzerini örtüyor yavrusunun. Yan evden televizyon sesi geliyor. Öyle çok açılmışki sesi bütün apartman dinliyor sesini. Ev sahibi tatlı dede ve nene kulaklarından çokça doktora gidip gelmelerine rağmen bir türlü sesleri duyamıyorlar. Kapıda kediler kavgaya tutuşmuşlar. Genç delikanlı bilgisayarı ile sabahlama düşüncesinde. 

Şimdi hangi acıyı hangi sancıyı hangi yokluğu anlatsak. Utanıyoruz dilimizin istediği isteklerden, yattığımız yataklardan, yediğimiz ekmekten utanıyoruz. Yazmak, çizmek, çekmek kolay da ya yaşamak. Yaşayanlar çoktan yaşlandılar, yaslandılar. Yaşlananlar çoktan yaslandılar. 

Günlerdir elimde dilimde derman yok. Sarılmak bu kadar mı güzel olur. Viranelerin içinde annelik hep mi kutsal olur dedirten ne çok sarılma var. Yazamıyorum, yazarken utanıyorum, bir acıyı bir anneyi bir bebeği sarmaş dolaş gören gözlerim kan ağlıyor. Ölümü taçlandıran insanlar cennette taç ile dolaşan anneler ve melek kuzularını düşünüp içimi soğutuyorum. 

İnsanın hüznü ne tad ne de tuz bırakıyor. Öyle bir giysi ki giyeni üşütüyor. Bir acıyı anlatmak diye bir şey yok. Bir baba kalbinde cenazesini kılıyor kızının. Soluk almak yakıyor onu. Sabır toprağı örtülmese o an özü patlayacak babanın. Gözünün bebeğinin cenaze namazı nasip olmamış babaya. Şimdi kalbine dualar okuyor. Ölüm Allah'ın emri de ayrılık olmasaydı diyor. Bir çocuk belki de daha küçük bir bebek çıkıyor insanlığın zelzelesinden. Benim bu satırlara elim, dilim, gönlüm yetmiyor. Yazacak bir kelamım yok. 

Acının, umudun, bekleyişin, üşümenin, açlığın, yokluğun, kimsesizliğin ve bu kelimelerinde yetmediği anların yüreklerde bıraktığı acıya sonsuz sabırlar diliyorum. Toprakla bütün olan, topraktan hasıl olan isimleri, yaşları, anne ve babaları ayrı olan küçük , (bu kelime kıştan da çok soğutuyor içimi desem az üşümüş olurum )büyük herkese sonsuz rahmet olsun. 

Mahşere kalan kavuşmalar, anısı dahi yok olan yarım kalmış anlar, pişmeyi bekleyen ya da pişip yemesi nasip olmayan yemekler, geride kalan ayakkabılar, kırık sandalyeler, okul çantalarının hüznü, kalemlerin mürekkebi, eve ekmek getiren babaların arabaları, annelerin hazırladığı beslenme çantaları, yarının planları ve yara bandı ile sarılamayacak acıların duasında ve sabrında kırık dökük bir hayat...

Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır duasının sığınağında bir ömrümüz (ömrünüz) olsun. 

YORUM EKLE
YORUMLAR
MÜRSEL ERYILMAZ
MÜRSEL ERYILMAZ - 1 yıl Önce

ALLAH sabır versin... güzel anlatım olmuş kaleminize sağlık.

Bilal Özer
Bilal Özer - 1 yıl Önce

Güzel bir makale olmuş tebrik ederim

Omer Akbulut
Omer Akbulut - 1 yıl Önce

Kalemine yuregine nasılsın duygu boyutu yüksek bir yazı Anne şefkati. Maarifinsesi.com da yazımı yorumlarmisin bir yazarın yorumu önemli Slm.