Ara
Gümüşhane
Kapalı
6°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5676 %-0.05
49,6426 %-0.01
5.735,73 % -0,02

BİTMEYEN YASA MI MAHKUM BU TOPLUM?

YAYINLAMA:

İnsanlığın ölümünün yasını tutma vaktidir şimdi. Yeni değil aslında, çokça zaman oldu onu kaybedeli. Ama artık NARİNce değil, hıçkıra hıçkıra ağlayarak, ciğerlerimiz dağlanarak, haykırışlarımız birbirine karışa karışa ve YETER!!!!! diye bağırarak yapmak gerek bunu.

Aklım almıyor bu kadar kötülüğü. 

Nasıl olur da içinde zerre kadar bile olsa sevgi taşıma kabiliyetine sahip bir canlı, böyle bir canavara dönüşür!!

Nasıl olur da bile isteye can acıtır!!

Nasıl olur da bir kaybın vereceği ıstırabı hesap edemeyecek kadar insafsızlaşır!!

Birilerinin güya kendince korumaya çalıştığı birşeyler uğruna gülen gözlerdeki o ışık nasıl söndürülür?

Namus, onur, şeref… Kimse bana masal anlatmasın.  Bu hassasiyetleriniz olsaydı kendi menfaatleriniz için birşeyleri örtbas etmeye çalışmazdınız. Ki ülkemiz her ay 1000 den fazla çocuğun kaybolduğu gerçeğini de bilmeli. Evet belki her birine böylesine şüpheci bakmak rahatsız edici olabilir ama ben diyerek yaşamaktan vazgeçip tekrar çevresine duyarlı, önemseyen, koruyup kollayan ve hepsinden öte sevebilen insanlar olduğumuzu hatırlamamız gerekiyor. Yoksa  Ayşe, Şirin, Leyla, Narin ve daha nicesini duyacağız. Çünkü bitmiyor ve korkuyorum ki bitmeyecek bu sevgisizlik. Ne zaman unuttuk gerçekten sevmeyi biz? Yeniden öğrenebilir miyiz çok sevmeyi, daha çok sevmeyi, ne dersiniz.

Umutlarım tükeniyor. Çünkü bir yerlerde uyuduğunuzu umut etmiştik. Oyuna dalıp gecikmiştir diye umut ettik sonra. Belki yolu şaşırmıştır gecikse de döner diye de umut ettik, dua ettik. Sonra her seferinde korktuğumuz aynı sonla yüzleştik. Ve şimdi öylesine öfkeli öylesine nefret doluyum ki. Ölüm iyi ki var. Cehennem iyi ki var diyorum. Kötü müyüm ben diyorum kendi kendime. Güzel gözleriniz geliyor aklıma sonra. Gülüşlerinizin eşsizliğini farkediyorum.  Oyun oynamak için mi çıkmıştınız evden ve o insan müsveddeleriyle yolunuz kesişti. Nasıl kıydı size, yetmedi bir çuvala koyarken içi sızladı mı acaba, tatmin olmayan o sapkın hali dere yatağına atarken seni hiç keşke dedi mi ?

İstesek de  istemesek de dünyada kötüler var. Kötülükte öyle. Ama bu kadar çok kaybın bu kadar benzer sonla bitmesi öfkemi alevlendiriyor. Kötülüğü yok edemiyorsak kötülerin içindeki bu zalimliği kontrol etmenin bir yolu olmalı. Öyle korksunlar ki kötülük yapmaktan, kendi içlerinde bununla boğuşsunlar. Ama dokunmasın elleri çocuğa, kadına, ağaca, hayvana, yaşamak isteyen bir başka cana. 

Caydırıcı, kötüyü kötülük yapmaktan alıkoyacak kadar caydırıcı bir sistem için ne kadar daha kayıp yaşamalı bu toplum? İyi olmalarını sağlayamıyorsak kötülük yapmalarına engel olmalıyız. Yine gecikmeden, yine üzülmeden önce.

Yoksa ne içimizdeki bu yangın söner ne de yasımız biter.

BURCU DEMİR ÖNCÜL

Psikolojik Danışman/ Aile Danışmanı

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *