ORMANLARI YAKANLARA VE YAKILMASINA SEBEP OLANLARA
1995 senesinde o zamanki yaşımın hevesi ile kütük ev yapmak için İznik de tarla almıştım.
İşlerimin yoğunluğu ve yalnızlığım nedeniyle sınır tespiti yaptıramamıştım.
2014 yılında kadostrayı götürerek sınır tespiti yaptırdığımda ne göreyim benim tarlanın tamamı meşe ormanı olmuş.
Kadostra memuruna artık burada ben ev yapmam deyince;
-Madem yapmayacaksınız ben sizin yerinizde olsam satarım. Çünkü Orman Bakanlığı ormanlaşmış araziyi bedel ödemeden kamulaştırıyor.
- Ben bu ağaçları kesemem, burası artık kurtların, kuşların, çiçeklerin, böceklerin yuvası.
İnşaallah öyle olur da benim de devletime bir faydam olur dedim ve o gün bu gün bekliyorum.
///
Bu yazı biraz kendimden bahseder gibi oluyor, hiç öyle bir derdim de yok ama herkesin bilmesini isterim ki;
gayem ormanlarımız, insanlarımız cayır cayır yanarken söz yerini bulsun,
Rahmetli Volkan Konak’ın da dediği gibi insanlara örnek olayım diye.
///
Bu arada iş uzarsa diye yanımızda biraz azık götürmüştük.
Fakat farkında değiliz
sohbetimiz sırasında çobanın köpeği azığımızı farketmeden yemiş ve o andan itibaren ekmeksiz, yiyeceksiz de kalmıştık.
///
Esasında o Allahın bize ikazı idi.
Çobanın köpeği mesaj veriyordu;
“burada size hayat yok!”.
///
İçimizin yandığı şu günlerde her konuda hiçbir sorumluluk almayan, vurdumduymaz idarecilerimizden artık adalet beklemiyorum.
Ama biliyorum ki;
“O, imhal eder ama ihmal etmez”
Allahın adaleti mutlaka gerçekleşecektir.
Allahın adaletini bekliyorum.