Ara
Gümüşhane
Kapalı
-1°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5359 %0.07
49,6539 %0.06
5.778,15 % 0,44
ALGI SİYASETİ

ALGI SİYASETİ

YAYINLAMA:

Algı yönetimi; bireylerin ya da toplumun belirli bir kişi, olay, kurum ya da fikir hakkında nasıl düşündüğünü etkileme sürecidir. Bu etki, çoğu zaman yalnızca bilgi vermekle kalmaz; yönlendirme ve ikna etme amacı da taşır. 
Stratejik iletişim bağlamında algı yönetimi; kime, neyin, ne zaman, nasıl ve nerede söyleneceğini planlama süreci olarak tanımlanabilir.

Ülkemizde siyaset, bazı dönemlerde gerçeklerden çok, algılar üzerinden yürütülmek istenmiştir. Asıl sorunlara odaklanmak yerine, gündemi değiştirmek için farklı konular ortaya konularak, toplum gerçek gündeminden uzaklaştırılmıştır.

Algı siyasetinde en önemli araç, toplumun hassas noktalarına vurmaktır. İnsanımız aç kalmayı kabul eder ama bayrağına, vatanına, kutsallarına dokunulmasını asla kabul etmez. Toplumun asıl sorunları konuşulması gerekirken, bir meczup çıkıp Atatürk’ün büstüne saldırır, bir diğeri dini değerlere saldırır. Bunlar öyle kışkırtılır ki, insanlar birbirine adeta düşman olur.

Akıllı siyasetçi algı yönetiminde taraf olmak istemez. Bunun için kendisinin yerine saldırıları karşılayacak bir piyonu öne sürer. Böylece zor durumlarda o piyonu rahatça harcayıp, yara almadan amacına da ulaşmış olur.

Türkiye’de, algı yönetiminde en kolay tuzağa düşürülebilecek kitle, “klavye delikanlıları” olmaktadır. Çünkü görmek yerine bakmayı, okumak yerine kopyalamayı, çözüm bulmak yerine eleştirmeyi tercih ettiklerinden, kolayca algının kurbanı olmaktadırlar.

Demokrasilerin olmazsa olmazı olan muhalefet, algı yönetimlerine karşı vereceği refleksle kendini gösterir. İktidarın algı oyunlarına düşmeyen muhalefet, gerçek gündemde kalarak, iktidarın hatalarını fırsata çevirerek başarıya ulaşır.

1946’dan 1950’ye giden süreçte CHP, toplumun beklentilerini gerçekçi politikalarla karşılamak yerine “biz zaten devletiz” algısına yaslandı ve Demokrat Parti’nin çözüm dili karşısında kaybetti. Aynı durum 1970’lerde, sloganların gölgesinde kalan ekonomik ve güvenlik sorunları nedeniyle yaşandı; Ecevit’in güçlü halk desteği bile, çözümsüzlük gerçeği karşısında sürdürülemedi. 2000’lerde merkez sağ partiler, algıyla ayakta kalmaya çalışırken, ekonomik krizler gerçeği görünür kıldı ve seçmen yönünü, çözüm sunan AK Parti’ye döndü.

İktidara karşı muhalefetin temel refleksi, “çözüm sunmak” yerine, “karşı çıkmak” şeklinde olduğunda halk inandırıcı bulmamaktadır. Toplumsal bir kriz çıktığında sukunet yerine kışkırtıcı  tweet atmak, derinlikli politika üretmek yerine kamera karşısında slogan atmak, doğru muhalefet değildir. Ekonomi, adalet, eğitim gibi ağır toplumsal sorunlar, çözüm üretmeyen muhalefetin elinde, sadece  “gündem oluşturma aracı” olursa, ortada gerçek muhalefet değil, sadece görüntü veren algı siyaseti oluşur.

Asıl mesele; halkın muhalefetin ne istediğini değil, ne istemediğini bilmesidir. 
Eleştirileri net, peki çözümü ne?
Ekonomiyi hangi modelle düzeltecek?
Yargı bağımsızlığını nasıl tesis edecek?
Eğitimde hangi sistemi önerecek?
Üniversiteli işsizler ordusuna çözümü ne?

Muhalefete baktığında, bu soruların belirgin, uygulanabilir, ölçülebilir yanıtlarını net olarak göremeyen halk destek vermez. 
Slogan çok, yol haritası yoksa;
Tepki var, strateji yoksa;
Umut var, plan yoksa; 
ortada muhalefet değil, sadece algı vardır.

Türkiye’nin ihtiyacı algıdan kaynaklı makyaj değil, somut gerçekliktir.
Gerçekle yüzleşen, proje üreten, güven veren siyaset ise daima başarılı olacaktır.

Ekonomi istikrarla,
Adalet bağımsızlıkla,
Devlet ciddiyetle,
Millet güvenle ayakta durur.
Algıyla değil.

Algı ile gerçeklik aynı yönde değilse sonuç kaçınılmazdır. Algı balonu er ya da geç patlar ve siyaseti algıyla yönetenler, gerçeklerin ağırlığı altında kalır.

Tarihte olduğu gibi bugün de.

21.11.2025 Av. Ali Haydar Dereli

Yorumlar
Z
Ziyaretçi 1 hafta önce
Haydatbey çok doğrulara parmak bastın teşekkürlet Sncsk bir noktadan kaçındın 2002 de de algı vardı slogsn vardı gerçekler 2007 de ortaya çıktı ancak anayasa babayada dinlemeyecek kadar cesur biri çıktı İkinci husus bugün doğutürkistan ve filistin gibi oluk olukmüslüman kanı akan ülkenin iktidarı garantör olmuş kimin ateşine su taşıyor o konuyada parmak bassaydın saygılar selamlar
BEĞENME
0
CEVAPLA