AKİF’İ ANLAMAK

“Rabbim bir daha bu memlekete İstiklal Marşı yazdırmasın”
M. Akif Ersoy


Gümüşhane’nin güzide mekânlarından 15 Şubat Çayevi’nde çaylarımızı yudumlarken Hasan Kullukçu ağabeyimin “Hocam Kemaliye Camii’nde Mehmet Akif için mevlit okunacak” deyince hemen çayı olduğu yerde bırakarak fırladım ardından. Yürürken Merhum Akif’in çektiği çileli hayatını, İstiklal mücadelesinde halkı galeyana getiren coşkulu konuşmalarını, düzenlenen marş yarışmasında konulan ödülden dolayı uzak duruşunu ve nihayetinde ikna edilerek yarışmaya katılmasını ve Ankara Tacettin Dergâhında İstiklal Marşı’mızın ilk satırlarını karalamasını ve nihayetinde garip bir şekilde ölümünü düşündüm. İstanbul Üniversitesi’ndeki öğrencilerin bir anda haberdar olması ile imanlı ve ihlaslı öğrencilerin coşkulu katılımıyla ebedi istirahatgâhına yolcu edilmesi takıldı aklıma.

Ve her namazda tıklım tıklım olan Kemaliye Camii’nde Mehmet Akif için düzenlenen mevlit programına ilk üç safı ancak doldurduğumuzu görünce gözyaşlarımı içime akıtarak;

“Hey gidi koca Akif garip geldin, garip yaşadın ve garip öldün vesselam. İşte koca Gümüşhane’de seni sevenler bu kadar” dedim.

Gümüşhane Kemaliye Camii’nin değerli hocası Sıddık Hoca ve Ahmet Demir’in okuduğu Yasin ve dualara bir avuç Gümüşhaneli âmin deyiverdik sessizce.   

Evet, bizlerin Asım’ın nesli gayretinde olan bir değerli insanın bugün özünü ve sözünü inkâr ederek “Hepimiz Ermeniyiz” diye caddeleri yakıp yıkan torunlarının vahim durumu karşısında yine onun;

His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin.


Mısralarını iyi idrak etme mecburiyeti olmalıdır. Ve asıl derdimiz Akif’i anlamak olmalıdır. Akif’i anlamak; istiklalimizi yani tam bağımsızlığımızı idrak etmek demektir. Akif’i anlamak yine onun ifade buyurduğu gibi;

Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak...
Alçak bir ölüm varsa, eminim, budur ancak.


Dizelerinin manasını anlamak demektir. O manayla hayatı yaşamak demektir. O’nu anlamak; dosttan, atadan, yâr ve arkadaştan kopup vatan için ölenleri anlamak ve bu hal ile yanmak demektir. 

Ama bizler görevi başında hunharca katledilen askeri, polisi, otobüs beklerken teröristlerin attığı molotofla cayır cayır yakılan günahsız Serap kardeşimizi hiç akla getirmezken bu vatanın polisine ve askerine kurşun sıkanları, taş atanları neredeyse masum gösterip kahraman ilan etmekle meşgulüz. 

Ye's öyle bataktır ki; düşersen boğulursun.
Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!


Mısralarının manasını yeterince idrak etmediğimiz ve ye’se düştüğümüz için hepimiz suçluyuz. Seni anlayamadığımız için suçluyuz. Senin ve sizlerin emaneti bu ülkeyi idrak edemediğimiz için suçluyuz. Atatürk’ün felsefesini anlayamadığımız için suçluyuz. 

Yine bizler Merhum Akif’in; “Rabbim bir daha bu memlekete İstiklal Marşı yazdırmasın” veciz sözünün ehemmiyetini bilemediğimiz için suçluyuz. Fatih’i, Yavuz Sultan Selim’i, Abdulhamit Cennetmekânı, Ulu Önder Atatürk’ü, Kazım Karabekir’i, Mevlana’yı, Yunus’u, Hacıbektaş’ı, Mehmet Akif’i tanıyamadığımız için suçluyuz. 
YORUM EKLE