BİN YIL SÜRECEKTİ AMA OLMADI

Karanlık 28 Şubat 1997’de demokrasiyi bir türlü hazmedemeyen vesayet odakları, asli olan yetkilerinin dışında devlet gücünü kullanarak, millet iradesiyle seçilen siyasi iradeye müdahale etme girişiminde bulunmuşlardır. Tanklardan aldıkları güçle devirlerinin bin yıl süreceği rüyasını görenler, birliğimizi ve bütünlüğümüzü gasp etmeye teşebbüs etmiş ancak bu devletin gerçek sahibi olan milletimizin iradesine vurulmaya çalışılan pranga bir kaç yıl sonra tarihin dehlizlerinde kaybolup gitmiştir. 28 Şubat’ta ‘Demokrasiye Balans Ayarı’ bahanesiyle karanlık bir sürecin içerisine girdiği,- Post Modern Darbe-bir utanç kaynağıdır. İrtica kılıfıyla vatandaşların düşünce ve inanç özgürlüğünü zapturapt altına almaya yönelik gerçekleştirilen post modern darbe sonrası siyasi, idari, hukuki, ekonomik ve toplumsal alanlarda yaşanan dönüşümlerin onarılması güç değişimlere neden olmuştur. Darbeciler 28 Şubat’ta meşru bir iktidara karşı gayrimeşru bir müdahalede bulundular. Bürokraside yer alan üst düzey yöneticilere ve kamu kuruluşlarının değişik birimlerinde çalışan memurlara haksız ve hukuksuz operasyonlar yapılarak sindirme-bezdirme politikası izlediler. Siyaseti bir araç olarak kullanarak toplumsal düzeni, özgürlükler ve demokrasi üzerine değil korku ve dayatmalar üzerine kurdular. Ağızlara pelesenk yapılan irtica ve irticai yapılar denilerek mütedeyyin kesimi tabiri caizse kılıçtan geçirdiler, doğradılar, lime lime ettiler.
 

Ülkemizi hukuk devleti olmaktan çıkarıp ideolojik zulümleriyle insanları değerlerine, inançlarına, kültürüne göre bölerek kategorize ettiler.  Demokrasi faciası yaşanan Türkiye’de dini inançları gerekçesiyle eğitim ve çalışma hakları başta olmak üzere sosyal ve ekonomik haklarından yoksun bırakılan bir nesil toplumsal hayatın dışına çıkartıldı. İnançlarının yükümlülüğünü yerine getiren başörtülü kadınlarımız, kardeşlerimiz bu nedenle büyük bedel ödediler, çok acılar çektiler. Bugün gözyaşları dindi yaralar kapandı diyebiliriz ancak izleri asla silinmedi hafızalarda dipdiri duruyor. O gün hakları zorla elinden alınanlar, siyaset yapması engellenenler, başörtüsü nedeniyle, inancı nedeniyle eğitim hakkından edilenler bir yolunu bulup eğitimlerini zor da olsa tamamlayarak milletimize hizmet etmeye devam ettiler. İnsani olmayan bu zulme uğrayanlar, vesayet odaklarına küsüp kenara çekilmediler. Zulme uğrayanlar fırsatını bulunca vatanına, milletine, bayrağına, mukaddesatına olan sevdalarından dolayı ilk fırsatta yeni bir aşkla değerleri uğruna çalışmaya başladılar
 

O günün darbecileri bu darbe girişimini cumhuriyetin temel değerlerini koruma adına yaptıklarını her fırsatta dile getirdiler. Darbeciler cumhuriyeti korumayı cumhuriyetin yasalarını çiğnemek olarak algılamışlar. İstemedikleri siyasetçileri devre dışı bırakmanın en mantıklı izahı “Cumhuriyetin temel değerlerini korumak “olmalı idi. Öyle de yaptılar. Darbeyi yapan destek veren o günün vesayetçileri yıllarca görevlerine devam ettiler. Yasalara aykırı bir iş yaptıklarından dolayı gerekli cezaları almalıydılar. Ama öyle olmadı.
 

Cumhuriyet halkın idare sistemidir. Halk ise kendini idare etme gücünü,  seçtiği vekiller aracılığı ile icra eder. Vesayet odakları ise zaman zaman kendi dünya görüşlerine uygun olmayan siyasetçileri diskalifiye etmek için illegal yollara başvurmuşlardır. Bu vesayet odakları 15 Temmuz hain darbe girişimi ile darmadağın oldu diyebiliriz. Darbe yanlıları belki bu gün sesini çıkarmıyor ama yeri ve zamanı uygun olunca yeniden sahneye çıkabilirler. Bu ihtimali gözden kaçırmadan çok dikkatli olunmalı. Darbecilerin girişimleri fikir aşamasında iken çökertilmeli. İktidar sahipleri bu durum karşısında devamlı teyakkuz halinde olmalı böyle girişimler alevlenmeden söndürülmeli, kanunlar çerçevesinde gerekli en ağır cezalarla cezalandırılmalı.
 

Vesayet odaklarına ve darbeci zihniyete karşı millet olarak her zaman kararlı bir tavırla ödün vermeden, millet olarak hep birlikte omuz omuza mücadele etmeye devam etmeliyiz. Darbeci zihniyeti tarihin karanlık sayfalarına bir daha dirilmemek üzere bu aziz millet gömmüştür. Bundan sonra hiç kimse devletin gücünü kullanarak milli iradeye kast etmeyi aklının ucundan bile geçiremeyecektir
 

28 Şubat’ta 15 Temmuz’da ve daha önceki darbelerde yaşananları bu millet unutmadı, darbelerde yaşanılan mağduriyetlerin, çektirilen acıların, ızdırapların, yaşatılan ayrılıkların acısı yüreklerde sonsuza dek kalacak. Milletin evlatlarına bu acıları çektirenleri hem bu millet hem de tarih lanetle anacaktır.
 

Selam olsun yüreği-Vatan- Millet–Bayrak- Ezan diye çarpanlara.
 

Yazıklar olsun Vatanına ihanet edenlere.

YORUM EKLE