Bizler Müslümanız. Zulme razı olamayız. Bütün dünyanın gözü önünde kardeşlerimiz acılar içinde katledilirken hiçbir şey olmamış gibi sessiz kalamayız. Zira alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadis-i şeriflerinde “Sizden biriniz bir kötülük gördüğü vakit onu eliyle düzeltsin. Eliyle düzeltmeye gücü yetmezse diliyle düzeltsin. Ona da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin (razı olmasın) ki bu imanın en zayıf halidir” buyurmuştur. İşte Müslümanlara nebev-i reçete…

İsrail’in Gazze soykırımını elimizde düzeltme imkanımız yok, dilimiz de fayda etmedi, çağrılar cevapsız kaldı. O halde en azından kalbimizden buna buğzedip, kin kusacağız ki tarafımız belli olsun. Bir de bir yol daha var ki kolay gibi görünse de bu ekonomik buhranda direnmesi pek güçtür, o da boykottur. Boykot, elden hiçbir şey gelmiyorken Müslümanca bir duruşun yegane simgesidir. Peki nedir boykot ve ne işe yarar…

İslam tarihinde ilk boykot Mekke’li müşrikler tarafından Müslümanlara ve onların akrabalarına uygulanan boykottur. Davalarından vazgeçene kadar          Müslümanlardan ve Haşimoğullarından kız alınıp verilmeyecek, çarşılarda onlara bir şey satılmayacak ve sosyal hayattan men edilecekti. Neticede 3 sene süren boykot sonunda artık müslümanlar ağaç kabuğu yiyerek hayata tutunmaya çalışmışlardır. İblis’in yolunda direnen müşrikler kadar olamıyorsak yazıklar olsun bize.

Her devlet, topladığı vergilerle, iç ve dış yatırımlarla ve işlettiği sermayelerle kendi askeri güçlerine yatırım yapar ve onları güçlendirir. Ülkemizde bulunan Yahudi sermayeli ürünler de bu çarkın bir parçasıdır hiç şüphesiz. Kural basit; doğrudan İsrail sermayeli veya İsrail devletine destek veren ürünlerden aldığımız zaman bunun kârı onların eline geçiyor ve bu kârların büyük oranı askeriyeye harcanıyor. Almazsak ne olur? Ürünler ellerinde kalır, gelirlerinde azalma olur ve zarara uğrarlar.

“Benim almamamla ne olur” deme! “Aman canım bütün teknoloji zaten gavurların elinde” deme! “Her şey İsrail malı zaten” deme! Her ürün İsrail malı değil; Dünya’da her devletin ve her milletin ticaretten payı var! Bütün teknoloji gavurların elinde değil; her ırktan ve dinden milletlerin teknolojik yatırımları var. Senin almamanla çok şey olur; sen almazsam, ben almazsam, milyonlar almazsa bu çark elbet bir yerinden kırılır! Ha, kırılmadı mı? O zaman mahşer gününe çıktığımız vakit “Ya Rabbi! Elimizden bu geldi, ancak bu kadar yardım edebildik” der ve ilahi divanda affımızı istemeye yüzümüz olur.

Artık her ürünün alternatifi var. Helal sertifikalı ürünler, yerli ve milli üretimler hiç olmadığı kadar çoğalmış ve piyasaya arz edilmiş durumda. Azıcık bilinçlenerek, sorgulayarak ve belki de bir iki market gezerek, Gazze’de kolunun, bacağının kopması yerine birazcık yorularak helal ve temiz ürünleri bulabilir ve en azından Nemrud’un zulüm ateşine girecek bir odunu eksiltebiliriz. Unutmamak gerekir ki İslam alimleri kafirlerin elini güçlendirecek bu tarz malları bile isteye almayı “tahrimen mekruh” yani harama yakın günah olarak beyan etmişlerdir. Artık kimsenin payına sorumsuzluk düşmemeli…

Hiçbir yapamıyorsak, en azından, doğru bilgiyle yanlış malları boykot etmeliyiz. Varsın iki lira fazla çıksın cebimizden. Bizim cebimize kalan liraların kardeşlerimizin başına bomba olarak düşmesinden daha iyidir. Değil %50 indirim, bedava verseler almayacağız.

Unutmayalım; bir şeyler yapmak hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir.

Vesselam…

Recep ÇELİK

İmam-Hatip

Dini Sorularınız için;

recepcelik2925@gmail.com