DIŞARIDA İRAN, İÇERİDE DEM

Tarih boyunca birçok devlet ve millet tarihe yön vermiştir. Bu devlet ve milletler kimi zaman tarihin akışını müspet yönde kimisi de menfi yönde etkilemiştir.

İslamiyet’ten önceki Türk devletleri dünyaya hak hukuk kavramlarını tanıtmıştır. İslamiyet’ten sonra kurulan Türk devletleri de bu geleneği geliştirerek devam ettirmişlerdir. Selçuklu devleti ve Osmanlı imparatorluğu buna en güzel örnektir. Dünyada hak, hukuk, adalet, eşitlik, fikri özgürlük ve aile gibi değer yargılarına önem verilmiştir. Hiçbir zamanda kimseye, özellikle de Türk olmayanlara, zorlama asla yapmamışlardır.  En azından dilde bile küçük zorlama olsaydı belki de bugün dünyanın yarısı Türkçe konuşur olurdu.

Peki İran bu işin neresinde derseniz cevabımız şudur:

İran Müslüman bir ülke olarak gözükse de devlet politikası olarak mezhepçiliği ön plana çıkarmıştır. Ve bu politikasını da yayılma şeklinde sürdürmektedir. Birçok ülkedeki grupları da yönlendirmektedir de.

Bu İran ki yeri geldiği zaman İslam ülkeleriyle düşman, kâfir devletlerle de dost olabilmiştir.

Ne zaman Selçuklu- Osmanlı devleti kâfirlere bir sefer düzenleyecek olsa arkadan bir ayaklanma çıkarır bu İran’ın önceki uzantıları. Ve maalesef günümüzde de devam ettirir bu mezhepçilik politikasını. İsrail sıkıştı mı İran hemen havlar, İsrail’e destek yağar hem de çığ gibi. İsrail'e karşı o kadar füze attı da ne oldu?

Korkarım ki Hamas’ ta aynı yolda yürümesin. Ama burnuma pis kokular gelmiyor da değil. Örnek mi?

Yedi Ekim saldırısı kime yaradı?

35 bin şehidin sorumlusu kim?

15 bin bebenin günahı neydi?

Ha sonuçta kazanan Gazze halkı olacaksa bunları doğum sancıları olarak kabul ederim. Amma Yahudi siyonist Allahsız kâfirler karlı çıkarsa demek ki 7 Ekim saldırıları İsrail'in ekmeğine yağ sürmek için yapılmıştır derim.

Ama sevindiğim bir taraf şu:

Zaman zaman İran sevicileri içimizde töremişti.  Onlar bile sosyal medya hesaplarında İran’la dalga geçer oldular. İran’a bakarak Türkiye’de Cuma namazı bile kılmıyorlardı. Nerden nereye….

Saldırılar sonrası şükür namazı kılanlar kime hizmet ettiklerini sorgulasınlar o zaman.

 Filistin’in kurtuluş reçetesi şudur:

Filistin bağımsız devlet olacak ve yönetimini Türk devleti yapacak. İsrail'e saldırı olmayacak İsrail denen köpekte at oynatamayacak o zaman.

&&&&&&&&&&&

Dem. Dem.

Ya bunlarda durmadan isim değiştiriyorlar. Neden?

Eskiden otobüs firmaları böyle yapardı.

Vardır bir şeytanlık tâbi.

TV 100’deki bir yorumcu diyordu ki bu demliler seçim kanunlarını ceza kanunlarını çok iyi biliyorlar. Bazen ceza almamak için bazen de mağdur rolüne girmek için ceza almanın gerekli olduğuna inanıyorlar.

Adı ve soyadının hakkını asla vermeyen bir büyük şehir belediye başkanı düşünün ki ortak değerimiz olan bayrağımıza ve İstiklal Marşımıza saygısı yok. Devletimizin kurucusuna saygı yok. Devletimizi yöneten Cumhurbaşkanımıza saygı yok.  Belediyelere ve illere Locals isim takma peşindeler. Kültürüne yabancı olunca daha neler olur neler…….

Bu zihniyette olanlar acaba demokraside bizden yüz sene önde olduklarını iddia ettikleri ülkelerde seçime girebilirler mi?

Demek ki bizim kanunlardaki boşluklardan yararlanarak bu cesareti buluyorlar o zaman.

Bu tür kişilere seçime girmeden önce izin verilmemesi lazım.  Yoksa seçimi kazanan adama mazbatasını tıpış tıpış vereceksin.

Halk öyle bir hale geldi ki hizmet edeni değil, arıza çıkaranı istiyor artık.

Unutmayalım ki millî birlik ve beraberlik; sadece ekonomik, askerî alanlarda değil siyasi ve toplumsal alanda da olursa başarılı olur.

Bizden söylemesi…

Sıra çözüm üretenler de.