İlk yarının ardından...

Geçtiğimiz sezon önemli bir başarıya imza atarak 2.lige yükselen temsilcimiz Gümüşhanespor, uzun zaman hasretini çektiği 2.ligin ilk yarısını sevabıyla günahıyla tamamladı.
Temsilcimiz ilk yarıda oynadığı 17 karşılaşmada 6 galibiyet, 6 beraberlik ve 5 mağlubiyetle topladığı 24 puanla kendine 6.sırada yer buldu. Bu sonuçla başarılı mıdır? Evet başarılıdır.

Sezon başında hemen herkesin burun kıvırdığı, acaba dediği kırmızı beyazlı temsilcimizin başarılı olmasının en büyük etkeni şüphesiz, Başkan İdris Çimen ve yakınında bulunan birkaç yöneticinin inanılmaz özverisidir. Bu özveriye, takımın sezon başında iskeletinin korunmasının katkısı da yadırganamaz. Önceki sezonlarda olduğu gibi bu sezona da sil baştan yeni bir takımla başlanmış olsaydı, toplanan puan kesinlikle bu kadar olmazdı.

Daha fazla puan toplanabilir miydi? İşte en can yakan cevap burada ortaya çıkıyor. İlk yarıda tam beş karşılaşmada, son dakikalarda yediğimiz gollerle üç defa mağlup olduk, iki kez de sahadan beraberlikle ayrılmak zorunda kalarak en az 10 puan kaybettik. Bu kayıpları yaşamasak, ilk yarının sonunda 2.sırada zirvenin ortağı olacaktık.
Futbolda son dakika kazanımları ve kayıpları mutlaka vardır. Buna futbol şansı-şanssızlığı denilebilir. Ancak bu son dakikalar süreklilik arz ederse, kazançta, kayıpta kesinlikle şans değildir.

En düz mantıkla bir takım sürekli kazanıyorsa, güçlüdür, kenardan iyi yönetiliyordur ve sezona iyi hazırlanmıştır. Kaybediyorsa güçsüzdür, kenardan iyi yönetilmiyordur ve sezon başında kendine lazım olan gücü depolayamamıştır.

Belki birileri kabul etmeyecek ama bana göre ilk yarının özeti şu; futbolcularımızın ve yönetim kurulumuzun çoğunluğu sınıfı geçti ama teknik kadro ve kenar yönetimi sınıfta kaldı.

Teknik kadro belki çok şanssızlıklar yaşadı, belli bir süre hücum oyuncusuz oynadı, sakatlıklar kadro kurmakta kendilerini olumsuz etkiledi ama izlediğimiz karşılaşmalarda b planı hiç görmedik. Son dakikalarda kaybedilen puanların yanı sıra diğer kayıplarımızda da teknik kadronun müdahale eksiklikleri ortaya çıktı.

Metin hoca; en az başkan ve yönetim kurulu kadar, sahada mücadele eden futbolcular kadar oyuna konsantre olmak zorunda. Dikkatini ne taraftarla tartışmaya, ne basınla didişmeye ne de futbol dışı etkenlere çevirmemeli. Unutmamalı ki; taraftar ve basın gerekli tepkiyi onca olumsuz davranışa rağmen göstermiyorsa, bunun sebebi asla Metin hocanın karakaşı kara gözü değildir. Yine ufacık bir tepki sonrası yönetim kurulunun kendisine sahip çıkmasının sebebi de, yine kendisi değildir. Bunun sebebi, Gümüşhanelilerin başta Başkan İdris Çimen ve yakınındaki yönetim kurulu üyelerini özverilerinden dolayı sevmeleri ve takıma zarar gelmemesini düşünmeleridir. Metin hoca bu eksiklerini gözden geçirirse takımımıza kesinlikle daha fazla katkı koyacağına inanıyorum.

Yönetim kurulumuz ise, imkânlar elvermediği için sezon başı planlamasındaki eksikleri gidermek adına transfer yapmak durumunda. Kesinlikle yapması lazım diyemiyoruz çünkü transfer için bütçe lazım. İdris Çimen ve ekibi, mutlaka takıma takviye yapacaktır ama bu külfetin yine kendilerinden çıkacak olmasını düşününce insan transfer için çokta istekli olamıyor. Düşünün; takıma bir lira para isterler korkusuyla tesise ve maça gitmeyen Gümüşhaneli büyüklere ve maça bile gitmeye gerek duymayan taraftara transfer yapsan ne olur, yapmazsan ne olur. Bu yüzden ben şahsen transferin şart olmasına rağmen, yapılmasına çokta gönüllü değilim.

Son olarak olayın kahramanı olan, sahada mücadele eden futbolcularımıza değinmek istiyorum. Bazen adaletsiz forma dağıtımı olsa da, emeklerinizin karşılığını alamamış olsanız da, bulunduğunuz yerin kıymetini iyi bilmelisiniz. İlk yarıda üzerinize düşeni yaptınız. İkinci yarıda da bu özverinize devam edin. Unutmayın ki, sizin yerinizde olmak isteyen yüzlerce futbolcu var.
YORUM EKLE