KUR’AN-I YAKMAK

Avrupa’da İslamofobi tavan yapıyor.

Aşırı sağcı faşist kafalar İsveç’te Kur’an-ı yaktılar. Hollanda’da ise Kur’an-ı yırttılar. 

Türkiye, bu iki provokatif (kışkırtıcı) eyleme haklı olarak karşı çıktı.

Bunun adı kesinlikle ne özgürlük ne demokrasi olamaz.

Aynı şekilde İncil’i yakabilir misin? Hayır. Ya da yakınca başına ne geleceğini bilir misin? Bir kere sen kim olursan ol İncil’i yaktırmazlar. 

Peki, İncil ile Kur’an arasındaki fark nedir?

İkisi de kutsal kitap değil mi?

Evet. Öyleyse Kur’an-ı yakmaya ve yırtmaya nasıl izin verilir?

Kaldı ki her toplumun milli ve manevi değerlerine saygı duyulur, hakaret edilmez. Bizler Avrupa’da yaşayan göçmenler olarak içinde yaşadığımız ülkelerin milli ve manevi değerlerine saygı duyuyoruz.

FAŞİZM NEDİR?

Faşizm,  diktatörlüktür. Demokrasi yerine nasyonalizme dayanan bir diktatörlüktür. Tarihte bunu ilk kez İtalya’da gördük. Benito Mussolini’nin önderliğinde 1919 tarihinde başlayıp 1922 -1943 yılları arasında iktidarda bulunan tek partinin ve tek kişinin yönettiği diktatör düzene faşizm deniyor. Böylece faşizm birçok nasyonalist ideolojiye örnek olmuştur. Örneğin, Almanya’da Hitler’in nasyonal sosyalizmi ve Franko’nun falanjizmi bu faşizmi kendilerine örnek almışlardır.

Faşizm, iktidara gelebilmek ve savaş çıkartmak için her zaman kendisine öteki bir düşman yaratmıştır. 

Bu düşman İkinci Dünya Savaşı’nda Yahudilerdi. Altı milyon Yahudi’yi fırınlarda yaktılar. 

Soğuk Savaş yıllarında ise komünistlerdi. Ancak 1991 yılında duvar yıkıldıktan sonra on yıl kadar bocaladılar. Kendilerine yeni bir düşman aradılar.

Sonunda 11 Eylül 2001 tarihinde ABD’deki ikiz kulelerin vurulmasından sonra düşman bulundu. Bu yeni düşman İslam ve Müslümanlardı. Zaten Kur’an yakmak eylemi de o tarihte başladı. Bu eyleme karşı Türkiye’de İncil’i yakmak isteyen bir vatandaşımıza haklı olarak polis izin vermedi. 

İşte bu yüzden son yıllarda ortaya çıkan nasyonalist faşist harekâtların gündeminde ve hedefinde, göçmenler,  İslam ve Müslümanlar vardır. Bu harekâtların bizler tarafından çok ciddiye alınıp gerekli çözüm yollarının da siyasete önerilmesi gerekiyor.

ÇÖZÜM NEDİR?

Demokrasilerde çözüm her zaman vardır.    

1.    Çözüm: Barış, sevgi ve kardeşlik dini olan İslam’ı Avrupalılara yazılı ve sözlü anlatmaktır.

2.    Çözüm ise yasal çözümdür. Çünkü insanlar için en güçlü dayanak ve güvence yasal güvencelerdir. Bunun için de bütün göçmenleri ve Müslümanları ULUSAL AZINLIKLARI KORUMAYA DAİR SÖZLEŞME kapsamına aldırmaktır. Böylece Avrupa’da yaşayan bütün yabancıların ve de Müslümanların hakları, devlet güvencesi altına alınmış olacaktır.

Bunları kimler yapacaktır? Göçmenlerin STK’ları ve siyasetçileri yapacaktır.

Bu Sözleşme; 1995 tarihinde Avrupa Konseyi’ne üye ülkeler tarafından kabul edildi. Almanya’da ve Hollanda’da Frisler, bu Sözleşme kapsamına alındı. Bizlerin de alınması artık şart olmuştur. 

Fransız Devlet Başkanı Macron nasyonalizmi korkunç bularak şöyle diyor: “Nasyonalizm, vatanseverliğin zıddıdır. Nasyonalizmi savunan vatanseverliğe ihanet etmiş olur. Nasyonalizm savaştır. Nasyonalizm, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında, 120 milyon insanın ölümüne neden oldu.” (1)

Avrupa’da barış, demokrasi ve güvenliğin devamı için bütün göçmenler bu SÖZLEŞME kapsamına alınmalıdır. 

Bekir Cebeci
(Eski Güney Hollanda Eyalet Milletvekili)
Rotterdam, 25 Ocak 2023
Kaynakça:
1.    Elsevier dergisi: 11 Kasım 2018.

YORUM EKLE