Ara
Gümüşhane
Kapalı
2°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7088 %0.02
50,1923 %0.05
5.963,09 % 1,03

LÜTFEN OKUYUN !

YAYINLAMA:

Çağdaş teknolojiden alabildiğince yararlanıyoruz. En son model cep telefonlarında, notebooklarda, ev sinemalarında, internet oyunlarında neredeyse dünya birinciliğine adayız. Tam bir tüketim toplumu olduk. Tükettikçe mutlu olacağımızın ve batı dünyasının standartlarını yakalayacağımızın yanılgısı içerisindeyiz.

Oysaki hiç bir teknoloji ülkemizin, bizim geleceği anlamamızda, planlar yapmamızda özellikle eğitim, okumak, araştırmak ve bilimsel çalışmalar sıralamasında dünya ülkeleri arasında geri kalmaktan bizi kurtaramayacaktır. Bu çok önemli bir gerçektir. 

Bir düşünün. Ne yaptık? Nereye geldik? Nereye gidiyoruz? Konya Karatay Medresesi'nin kapısında anlamlı bir hadis yazılıdır. "Sormasını bilmek bilmenin yarısıdır’’ der. Bende diyorum ki; "Diğer yarısı da düşünmek, aklı kullanmak ve okumaktır" 

İnsan ve kitap, birbirini bütünleyen ve birbirine çok yakışan, çok değerli iki kelime.  İnsan, kitapla birlikte dünyanın penceresini yeniden aralar, yaşamı yeniden keşfeder. Doğruyu ve güzeli bulmak, bilgili, kültürlü ve saygın bireyler olmak, insan ve kitap bütünleşmesiyle olur.

Okumak, dünyayı öğrenmenin de temelidir. Demek ki nerede bulursak orada okumalıyız. Kitap, internet, Ipot, hangi kanaldan olursa olsun lütfen okuyun. Zira, dünyamızda bilenler bilmeyenleri sömürüyor, eziyor ve tüketiyor. Türkiye'nin bugünkü gelişmemişliğinin ilk nedeni geçmişte bilimsel bilginin üretilmemesinden kaynaklanmıştır. Matbaanın ülkeye geç gelişinin faturasını hala ödüyoruz. Bilimsel yetersizliğimiz ve toplumsal cehaletimiz matbaa karşıtlığı ile başlamıştır. Bu gerçeği kabullenmek olgunluktur, kültürel düzeydir.

Şu da  bir başka gerçektir, Avrupa, ABD ve Çin'e paralel öğretim, eğitim, üretim ve ARGE düzeyine ulaşmadan "21. Yüzyıl"da özgür yaşamak olanaksızdır. Dahası gelişmiş bir toplum olmak, bilimde, teknolojide hatta ticarette ilerlemek imkânsızdır.

Bugün 7 milyonu İsrail'de yaşayan ve dünyadaki toplam nüfusu 14 milyon olan Yahudilerin Nobel Bilim Ödülü sayısı 104 iken, 57 devletten oluşan 1 milyar 700 milyonluk İslam dünyasının aldığı bilim ödülü, Aziz Sancar'la birlikte toplam 3'tür.

Tarihin bize öğrettiği günümüzde de geçerli olan en temel gerçeklerden biri de şudur; Okumayıp cahil kalan milletler, devamlı sömürülmeye mahkum kalmışlardır. Bilgi çağını yaşadığımız şu dönemde bilgiye hükmedemeyen, ondan yararlanamayan, bilgi üretmeyen ve geliştirmeyen milletler, bilgi toplumu olan milletlerin bazen direkt, bazen de dolaylı yollardan  (teknoloji vb.) sömürgesi olmaya mahkumdur. Nice kanlar akıtarak, canlar vererek bağımsızlık mücadelesi verdiğimiz topraklarda, keyfiyete maruz kalmış ve  ruha işlememiş amellere mağlup olarak bilgiden uzaklaşmış, okumayan öğrenmeyen bir toplum haline gelmiş olmamız ne acıdır ki günümüzün en temel gizli sömürge sistemlerinden birisidir. Birey olarak ne kadar az okursak bu gizli sömürü her geçen gün daha da derinleşip iliklerimize kadar nüfuz edecektir. 

En iyi toplum eğitime değer veren, geliştiren toplumdur diyerek  bir Çin atasözü ile bitirelim. “Eğer planınız bir yıl için ise pirinç ekin, eğer 10 yıllık ise bir ağaç dikin, eğer 100 yıllık ise bir çocuğu eğitin.”

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *