İnsanlığın Kötülükle İmtihanı
YAYINLAMA:
Hayretler içerisinde kalıyorum. Şoförle tartışsam amca duyacak, üzülecek. Sinirim bozuluyor. İlk durakta elim ayağım titreyerek iniyorum otobüsten. Bir insanın nasıl bu kadar kötü ve empati yeteneğinden yoksun olabileceğini algılayamıyorum.
…
Yolda bir kadın çocuğunu dövüyor ama öyle böyle dövmüyor, çocuk hıçkırıklara boğulmuş ağlıyor. Dayanamayıp, müdahale ediyorum. Çok yaramazlık yapmış bugün çocuk, yorulmuş kadın, ben niye karışıyormuşum ayrıca. Sinirlerim bir daha ve daha çok bozuluyor. Aklım ağlayan çocukta, yürümeye devam ediyorum, daha hızlı adımlarla. Aynı şeyi algılayamıyorum hala, insanlar nasıl bu kadar kötü olabiliyor?
…
Bankamatiğin önünde sıra bekliyorum, arkamda altı yedi kişi var. Tam sıra bana geldiği anda hamile bir kadın yaklaşıyor sıranın en arkasına, karnı burnunda, ayakta zor duruyor. “Buyrun, siz işinizi halledin.” diyorum kadına. Arkadan bir ses yükseliyor; “Hoop! Kırk saattir bekliyoruz biz burda, sen kimin sırasını kime veriyorsun!” Kadın mahcup, ben sinirli. Sinirli ama şaşkın değil bu kez; üzgün ve olabildiğince umutsuz.
…
İnsanlardan, insanlıktan soğumuş, umudunu yitirmiş bir şekilde eve geliyorum. Ablam anlatıyor; “Bugün bir teyze geldi kapıya, engelli çocuklar için para topluyormuş, ne kadar güzel değil mi?” diğer taraftan görevi gereği kadını tanıyan eniştem ekliyor:
“Para verdin mi?”
“-Evet”
“O kadın dolandırıcı, kimseye yardım ettiği yok. İnsanlara neden hemen inanıyorsun?”
Ablam şaşırıyor, sinirleniyor. Bense bugün şaşırma limitimi çoktan aşmış bir şekilde aklımdan şu satırları geçiriyorum:
“Hiç şiir okumamış gibi kötüsünüz,
Bir köpeğin başını hiç okşamamış,
Hiç bayram şekeri dağıtmamış,
Çocukla çocuk olmamış gibi kötüsünüz.
Sevinince kötüsünüz,
Korkunca kötüsünüz,
Korkunçça ve korkakça kötüsünüz.”
(Sözüm elbette meclisten dışarı ancak ne üzücüdür ki meclisin dışı içinden kalabalık.)
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *