Ara
Gümüşhane
Kapalı
2°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7088 %0.02
50,1923 %0.05
5.963,09 % 1,03
KIRK YIL ÖNCE

KIRK YIL ÖNCE

YAYINLAMA:

Trabzon Endüstri Meslek Lisesi Motor Bölümü şeflerinden Hüseyin Avni Tekin, Motor Meslek Öğretmeni İsmail Beşir ve yine Motor Meslek Öğretmeni İsmail Aksoy’un emeklilik yemeğine bizden birkaç sene önce mezun olan ve bugün Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof Dr Mehmet Fatih Gökçe’nin davetlisi olarak yemeğe iştirak ettim. 

Gümüşvadi ile Trabzon’a giderken bana söz hakkı verilir diye tahmin edip tam kırk yıl sonra kırk yıl öncesine bir şiir karalayayım dedim. Erdoğdu’da güzel bir mekâna vardığımda sınıf arkadaşlarımdan birkaçını ve öğretmenlerimi gördüm. Dediğim gibi de oldu ve yemek sonrasında Fatih Hocam bizi biraz da hak etmediğimiz iltifatlarla sahneye davet etti. 

Mikrofonu elime aldım ve hayatımın bir dönemine müspet ve menfi alanda kalıcı izler bırakan İsmail Beşir, Hüseyin Avni Tekin, İsmail Beşir, Ahmet Düzenli hocalarıma şöyle bir göz gezdirdim. 

Kırk yılın insanı fiziksel, ruhsal ve biyolojik olarak nasıl yıkıma uğrattığına şahit oldum. Öğretmenlerimin yüzüne bakarak yaşadığım hatıraları bir bir sıralayarak son olarak kırk yıl sonra şiirimle konuşmama son verdiğimde adeta kuş gibi rahatlamış ve bilhassa öğretmenim İsmail Beşir’le helalleşmiş olmanın huzuru içinde Gümüşhane’ye döndüm.   

“İlk olarak bana hayatımda en büyük dersi attığı dayakla veren İsmail Beşir’den başlamak istiyorum. Ben hamallık yaparak iki hanımı ve altı çocuğunu helal alın teri ile büyüten bir yoksul babanın evladıyım. Babamın bize her daim dediği gibi tıslayan ne varsa kapatın israf olmasın tembihi ile büyüdük. Okulun ilk günü atölye dersinde hayatımda gördüğüm yeşil sobaya benzer karpit kazanının da tıslayan musluğunu kapatmamla ve ardından tertemiz yarım saat yediğim dayakla hayatımın ilk en büyük dersini aldım. Ve o gün öğretmenim sayesinde özellikle rehber öğretmen olmaya karar verdim…”

İkinci hatıram Bölüm Şefimiz Hüseyin Avni Hocamla alakalı. Atatürk Ortaokulu’nu üstün başarı ile bitirmeme rağmen sahipsizlik ve bilgisizlik nedeniyle Trabzon Lisesi kapısından dönerek kendimi Sanat Okulu Motor Bölümünde buldum. Hayatımın yanlış anlaşılmasın ama en büyük hatasını yapmıştım. Zira benim motora karşı ilgim kesinlikle yoktu. Bölümü sevmemiş olacağım ki ilk karnemde tam yedi tane 1 vardı. Bölüm Şefim beni bölümün önüne çıkararak adeta yerin dibine soktu. O anda karar verdim ve ara dönemde derslerime çalışarak sene sonunda yedi birin tamamını kurtarmış olarak yine bölümün önüne çıkarıldım. Şefim bu seferde “Ben İsmail’i teşvik amaçlı azarlamıştım. Gördüğünüz gibi dersini almış ve sınıfını ikmale kalmadan geçmiştir. O yüzden bir alkışı hak ediyor…

Kırk yıl önce hayatının yönüne akış vermede sıkıntılar yaşayan, oturduğu Kaymaklı Mahallesi’nden okuduğu Kabakmeydanı’ndaki okula ekseri yürüyerek giden, öğle aralarında bir çeyrek ekmek arasına minicik bir domatesi dilimleyerek okumaya çalışan İsmail’in çaresizlik aslında en büyük imkândır sözünden hareketle tek çaresi okumasıyla hayallerine kavuşmasının hikâyesidir bu. 

Gayem hiçbir zaman bu tür yazılarımla ajitasyon yapmak değil bilhassa bu yazıyı okuyan her gencin içinde var olan o gizli aslanı ortaya çıkarma gayretidir. Okuduğu dershanenin girişinde ayakkabı boyatarak dershane parasını kazanan, Gazi Üniversitesi’ni kazanınca da yazları hamallık yaparak para biriktiren bir gencin azminin hikâyesidir.     

Çevrenize ve ailenize bakın dün bundan daha kötü şartlarda okuyan ve kendilerini kurtaran birçok ismi göreceksiniz. O halde bugün her türlü imkâna rağmen okumamakta ısrar eden siz gençler hiç mi ibret almayacaksınız.

KIRK YIL ÖNCE 

Kırk yıl önce girdim bu kapısından, 
Razıydım yine de ben hepisinden.
Besbelli bölümün bu yapısından. 
Ellerim nasırlı yağ kokuyordu. 

Hüseyin Avni'yle İsmail Beşir,
Kocaman atölye ellerim üşür.
Cılız ayaklarım ruhumu taşır, 
Üstüme yorgunluk tez çöküyordu. 

İlk derste gördüğüm karpit kazanı,
Tıslıyor besbelli buydu düzeni. 
Kapattım musluğu yoktu izanı,
Öğretmen yumruğu pek çakıyordu. 

Üç sene zor bela nasıl okudum,        
Elimde bir gergef çile dokudum.   
Ekseri aç susuz bazen tok idim, 
Kahrımı kim bilir kim çekiyordu. 

Hayalî ararım o günlerimi,
O günden bugüne sürgünlerimi. 
Bir ekmek bir zeytin öğünlerimi,
Gözlerim biçare yaş döküyordu.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *