Ara
Gümüşhane
Kapalı
2°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7088 %0.02
50,1923 %0.05
5.963,09 % 1,03
Saygı, Özlem ve Minnetle...!

Saygı, Özlem ve Minnetle...!

YAYINLAMA:

Yedi düvele karşı koyarak bu cennet vatanımızın kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bundan tam 85 yıl önce ebediyete intikal ettiği, bir haftanın içerisindeyiz.

Önümüzdeki cuma günü 10 Kasım!

Ata’mızı rahmetle, şükranla vede minnetle bir kez daha arıyor ve anıyoruz.

Biz anıyoruz da bakalım bizzat talimatıyla kurdurttuğu Diyanet İşleri Başkanlığı  cuma hutbesinde anacak mı?

Onlar için “vefa” eğer İstanbul’da bir semt adı değilse, vefasızlık göstermemeleri gerekiyor.

Ota, böceğe, ağaca, kuşa hutbe okutanlar bu sefer bizi şaşırtsın da görelim!

Neyse…

Usta yorumcu Koray Avcı’nın ifadesiyle söyleyelim “Yine aylardan kasım”

Hepimizin matem günü.

Ata’mızın 57 yaşında “ve aleykümselam” diyerek son nefesini verdiği gün.

Her fani gibi böyle bir kasım ayında sonsuzluğa uğurlanıp, Yüce Türk Milleti’nin kalbine gömüldü.

Geçen gün bir arkadaşım watsap üzerinden kısa bir video gönderdi. Videoyu hazırlayan ilginçtir Japonlar.

Bize tam 8522 Km.uzaklıktaki bir ülkenin duyarlı vatandaşları!

Videodaki konuşmalar Japonca, çevirisi ise Türkçe altyazılı.

Merakla dinledim.

Mustafa Kemal’i böyle bir videoyla dünyaya anlatıyorlar.

Videonun sonunda da Japonlar İzmir Marşını o kendine has sözleriyle seslendirmişler.

Dinledikten sonra elimde cep telefonu birkaç saniye duraksadım.

Dünyanın bir ucundaki elin japonu duygulandırdı beni.

Bende bu videoyu bir çok arkadaşa gönderdim.

Bu arada isteğene de gönderebilirim.

Japonlar akıllı insanlar. Herşeyin farkındalar.

Yine geçen haftaki yazımda bahsetmiştim. Almanların bisikletleriyle Anıtkabir’e gitmelerini!

Neyse…

Beyinleri entübe olmamış aklı selim düşünenler herşeyin farkında!

Yani demem o ki bilen biliyor kıymetini.

Bu ay girince usta sanatçı Koray Avcı’nın “Yine aylardan kasım” adlı şarkısı dilime pelesenk olur.

Dinledikçe dinleyesi geliyor insanın. Tavsiye ederim.

Duygusal, romantik bir şarkıdır ama usta sanatçının yorumunu beğeniyor severekte dinliyorum.

Evet…Kasım’da aşk başkadır derler çünkü bize ölümsüz bir aşkı Ata’mızı hatırlatır.

***

Bugünlerde Atamızı farklı kaynaklardan okuyorum.

Millî çıkarlar ve devlet işlerinde son derece titiz olan Atatürk, varlığını yüce milletine adamış; yaşamı boyunca kendi sağlığına gerektiği kadar özen göstermemiştir.

Maalesef çok erken kaybettik!

Yaveri Salih Bozok’un günlüklerinden…

Yer Dolmabahçe Sarayı…

10 Kasım’a sayılı günler vardır…

“Beni Türk hekimlerine emanet edin” diyen Mustafa Kemal Atatürk,

doktorların tedavilerine cevap veremeyecek duruma gelmişti artık.

O esnada yanında bulunan Kılıç Ali, Salih Bozok, Hasan Rıza ve görevli

doktorlar telaş içindedir.

21 ekim sabahı kız kardeşi Makbule Hanım başucunda Kuran okurken Atatürk, bir pencerenin rüzgârdan gürültüyle kapanması sonucu gözlerini açtı. Karşısında başsofracısı İbrahim Ergüven'i gördü:

'İbrahim sen burada mısın? Bu yatağı ne zaman değiştirdiniz?'' diye sordu.

Odada bir sevinç dalgası gezindi. Ergüven, bazı durumlardan dolayı yatağı sık sık değiştirdiklerini söyledi. Bu değiştirme sırasında battaniyeyle taşınırken, yatağın üzerine çıkılması sonucu karyolanın kırıldığını ve bunun üzerine bu küçük karyolayla değiştirildiğini anlattı.

Atatürk bunları dinledikten sonra:

'Ben kaç saat uyudum? Saat kaç? Gazeteler geldi mi' diye sordu.

Doktoru Neşet Ömer Bey, bir gün kadar uyuduğunu söyledi. Bu da doktorlar arasında tartışma konusu olmuştu. Kimi doktorlar hastanın moralinin bozulmaması için yalan söylemeyi savunurlarken, kimileri de her ne olursa olsun işin aslının saklanmaması gerektiği görüşündeydiler. Sonunda 'yalan'cılar baskın çıktı ve Atatürk'ten bir haftaya yakın zamandır komada olduğu gizlendi.

Aynı suali bir iki defa daha tekrar etti, aynı cevabı verdim. Biraz sükûnet bulunca yatağa yatırdık. Başucuna sokuldum:

'Biraz rahat ettiniz, değil mi efendim' diye sordum.

'Evet...' dedi. Arkamdan Neşet Ömer İrdelp yanaşıp rica etti:

'Dilinizi çıkarır mısınız efendim?'

Dilini ancak yarısına kadar çıkardı. Dr. İrdelp tekrar seslendi:

'Lütfen biraz daha uzatınız.'

Nafile. Artık söyleneni anlamıyordu. Dilini uzatacağı yerde tekrar tamamen çekti. Başını biraz sağa çevirerek Dr. İrdelp'e dikkatle baktı ve:

'Aleykümselam' dedi. Son sözü bu oldu.'

Bize göre her faniye nasip olmayacak söz!

***

Bugün…

Atam…Yediğimiz ekmekte, içtiğimiz suda, aldığımız nefeste,attığımız her adımda hakkın var. Seni unutmadık. Unutturmayacağız!

Netice olarak…

Atatürk sevgidir, Atatürk vatandır, Atatürk bayraktır, Atatürk

hürriyettir. Atatürk insanca yaşamaktır.

Atam…

Işığın ışığımız, sevgin umudumuz, fikirlerin pusulamız, senin yolundan

yürüyecek çocuklar yetiştirmek ise sana olan borcumuz.

Kalbimizde… Hiç bitmeyecek özlemle!

Saygı, sevgi ve minnetle sonsuza kadar...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *