TELLİ TURNA

Kanat çırpışı ile müziklere ahenk, türkülere, semahlara, semalara, danslara konu olan turnalar; Türk kültüründe Gök Tanrı’nın temsilcisi, coşkunun, hüznün, mutluluğun, geniş coğrafyalarda uçtuğu için özgürlüğün ve haberleşmenin de sembolü olmuştur.

Sade yaşayışı, tek eşli, düzgün aile hayatı, sadakati ile de adeta insanlara örnek gösterilmiştir. 

Turnalar yavrularını ve yaşlılarını erkekli dişili birlikte besler, eşi öldüğü zaman uzun süre evlenmediği gibi, bir katar sırasında eşi ölür veya öldürülürse katarı terkeder yere iner onun yanıbaşında dertli dertli öterek ölürmüş.
Onun dertli dertli ötüşü ise insanoğlunda hep derdi çağrıştırmıştır.

“Turnam dertli öttün, derdimi deştin
El vurdun, yaremin başını açtın.

Eşinde m’ayrıldın yolun mu şaştın
Doğru bizim ele gidin turnalar.”
///

Her ne kadar bu anlatılanların birçoğunun efsane tarafı olsa da  turnaların duygusal tarafı o kadar ağır basmış ki sevdalılar nazlı yâre telli turnalar ile haber gönderir olmuş;

“Telli turnam selam götür
Sevgilimin diyarına

Üzülmesin ağlamasın,
Belki gelirim yarına.”

 Pir Sultan Abdal gibi sevdalılar da yârdan turnalardan haber beklemiş;

“Yüce yüce dağlardan mı gelirsin
Hayır mı gök turnam yardan ne haber?”
///

Divane kuşu ise eşi öldüğünde üzüntüsünden taş yiyerek hayatına son verirmiş.

“Deli divane olmak” deyimi işte oradan geliyor.
///

Bilimadamları son yıllarda turna sayısının azaldığından bahsediyorlar.
///

İnsanlar birbirini “kuş beyinli“ diyerek akılsızlıkla itham ederler.

Halbuki insanoğlu için de;

“Aşk gelince akıl baştan gidermiş” denir.

Gökte uçan bütün turnalara Mevlana’nın selamı ile;

AŞKOLSUN.

Ernail Koç

YORUM EKLE