TRAFİKTE KADIN OLMAK

Emniyet Müdürlüğü’nün kayıtlarından alınan bilgiye göre, son 10 yılda ülkemizde kadın sürücü sayısında büyük oranda artış oldu. 2017‘nin sonunda kadın sürücü oranı yüzde 24.1’ e kadar çıktı. Ama buna rağmen genel bir önyargı var ve kadınların trafikte kötü sürücü oldukları düşünülüyor ve bu önyargıya sadece erkekler sahip değil maalesef. Dolayısıyla bazı hemcinslerimiz bu şekilde düşünürken erkeklerin böyle düşünmesine çok da şaşırmamak lazım. Bence bu çok büyük bir yanılgı ve kabul edelim büyük bir kesim bu düşünceye sahip. Konu trafikte kadın olunca, kadınların park etme hataları, aynayı kontrol etmeden yola çıkmaları, sinyal vermeden dönüş yapmalarına dair cinsiyete yönelik karşılaştırmalı istatistik bilgilere çokça rastlanmaktadır. 
 

 En basitinden medyada kaza haberi verilirken kazayı gerçekleştiren erkekse ‘’sürücü’’ diye nitelendirilirken, erkek ibaresi düşülmüyor, fakat kazayı bir kadın gerçekleştiriyorsa ‘’kadın sürücü’’ diye özellikle belirtiliyor. Tabi bu bilgilere dayanarak kadınlara kötü sürücü yakıştırmasının yapılması da oldukça yaygındır. Genelleme bu olunca trafikte sözlü taciz cinsiyetçi şakalar ve psikolojik baskı kaçınılmaz oluyor. 
 

Öyle kötü durumlar var ki, eğer kadın sürücüysen, akan trafikte sıkıştırılmalar, park ederken yüksek sesle yönlendirilmeler, park etmek için çabalarken, beklediğin yere hızla park edilmesi, daha sarı ışık yanıyorken korna seslerine boğulmalar… Zaten kadınlar doğası gereği erkeklere oranla daha heyecanlı yapıya sahiptirler ve karşı cinsten bu şekilde bir uyarı aldığında panik olma ihtimali çok yükselmektedir bunun sonucunda da hata yapma payı oldukça artmaktadır. 
 

Kadının trafikteki konumuyla ilgili ne zaman bir sohbete şahit olsam ‘’Kötü araba kullanan birini görünce camdan bakıyorum, hep kadın.’’ cümlesini sık sık duyuyorum. Kadınlar, toplumuzda ekonomik ve sosyal nedenlerle trafiğe erkekler kadar erken çıkamıyor. Aslında bir kadından daha iyi araç kullanan erkek bir sürücü olabileceği düşüncesi nasıl normal karşılanıyorsa, bir erkekten daha iyi araç kullanan kadınların da olabileceği düşüncesi normal karşılanmalıdır. 


Trafikte kadın sürücü sayısının artması, anlamlandırılması gereken bir durum gibi karşımıza çıkıyor. Aslında kesinlikle yadırgamamak gerektiğini düşünüyorum, çünkü kadınlarımız eskiden ata binerdi. At sırtında ulaşmak istediği yere ulaşırdı. Şimdiyse tek değişen binek çeşidi oldu. At gitti yerine otomobil geldi işte kavraması bu kadar basit aslında, bu işi cinsiyetçiliğe vurdukça kadınlarımızın özgüveni azalıyor ve hata yapma payları yükseliyor. Halbuki olumsuz eleştirmek yerine, kötü yorum yapmak için fırsat kollamak yerine destek olunsa, topluma, trafiğe katılmasına katkıda bulunulsa, kadınlarımız daha iyi sürücüler, daha az hata yapan, trafiğe kolayca uyum sağlayan sürücüler olarak karşımıza çıkabilir. Cinsiyetçi yaklaşım, iş ortamında, sosyal hayatta, toplumda nasıl zarar verici bir düşünceyse trafikte de bir o kadar zedeleyici bir yaklaşımdır.

Bu cinsiyetçi yaklaşıma son vermek adına, ilk etapta bebeklikten itibaren çocuklarımızı oyuncak seçiminde özgür bırakmalıyız, yani erkek çocuklar sadece arabayla oynamaya zorlanmamalı, kız çocuklar eline araba aldığında olumsuz tepki gösterilmemelidir. Renk ayrımcılığı da bu durumu pekiştiren bir olgudur ve kulaktan kulağa dolaşan ‘’ Erkek adam pembe giyer mi ?’’ söylemleri, cinsiyetçiliği hat safhaya taşımaktadır. Bu tür davranış bozukluklarına kapılmadan çocuk büyütmenin cinsiyetçiliği önlemede çok büyük bir etken olduğunu düşünüyorum ve bütün sürücülere sesleniyorum.
 

Trafikte de CİNSİYET AYRIMCILIĞIna yer yok ! 

YORUM EKLE