TUTKU BÖYLE BİR ŞEY!

Japonların efsanevi kahramanı Amiral Togo’yu bilirsiniz.
Kritik bir zaferi kazanıp ülkesine döndüğünde adına törenler düzenlenmiş, ödül olarak makam, mevki vaatleri yapmışlardı.
Togo ise onlara şu ibretlik sözlerle karşılık vermişti. “Hiçbir savaş, insan yetiştirme mücadelesinden daha önemli değildir. Meydanlardaki savaşı kazanmak isteyen milletler önce ‘insan yetiştirme mücadelesini’ kazanmak zorundadır. İnsan yetiştirme mücadelesinin komutanları öğretmenlerdir. Bana bir ödül vermek istiyorsanız, ülkemin herhangi bir köşesine öğretmen olarak gönderin ki, ömrümün kalan yıllarında yeni Togo’lar yetiştireyim.”
Öğretmenlik, dünyanın her yerinde ve her döneminde, milletlerin geleceğini inşa eden en önemli ve en onurlu meslek olmuş.
Zira en anlamlı ve kalıcı başarılara bu mesleği icra edenler sayesinde ulaşılmış.
Deneyimler göstermiştir ki, onlar ne kadar donanımlıysa geleceğimiz o kadar parlak, onlar ne kadar mutluysa geleceğimizde o kadar keyifli olmuştur.
 İşte bu yüzden en idealist olanlarını seçip, en iyi şekilde eğiterek, mesleğe küstürmeden yola devam etmelerini sağlamalıyız.
Zira bu saygın ve onurlu  mesleğe karar verenleri bekleyen oldukça zorlu bir süreç bulunmakta.
Öncelikle üniversite sınavlarına katılan 2 milyonu aşkın öğrenci arasında yüzde 10’luk dilime girmelisiniz.
En az 4 yıl süren zorlu eğitim sürecini başarıyla bitirip diploma almaya hak kazanmalısınız. KPSS’ye girerek en az, 100 üzerinden 80 ve üzeri puan almalısınız.
MEB tarafından yapılan mülakat elemesini başarıyla geçmelisiniz.
Devletin, Emniyet, MİT ve tüm kurumlarının güvenlik soruşturmasından “temiz” çıkmalısınız.
İlle de atanmak istiyorsanız, öncelikle, her yıl yenilenen sözleşmeli öğretmenliği kabul etmelisiniz.
Tüm bunların sonunda OECD ülkeleri içinde en az öğretmen maaşını alacaksınız ve devlet memurları arasında da en düşük maaşla mesleğe başlayacaksınız.
Yani, hak ettiğin maddi ve manevi değerin verilmediği bir ortamda, geçimini sağlayamadığın bir işte, sistemin çarpıklığıyla boğuşarak çalışacaksın.
Evet  çocuklarımızı eğiten insanlardan söz ediyorum.
Tüm güçlüklere rağmen, bir çocuğun hayatında fark yaratmak için varını yoğunu ortaya koyan öğretmenlerden.
Gerçekten de her sabah pırıl pırıl gözlerle, koşa koşa öğrencilerine giden öğretmenlerimiz var bu ülkede.
Bu ülkede çocukları gerçekten sevdiği için, eğitime aşık olduğu, tutku duyduğu için her olumsuz koşula karşı canla başla çalışan öğretmenlerimiz var.
Tutku, kim ne derse desin, şartlar ne olursa olsun, amacının peşinden gitmek.
Tutku böyle bir şey. Bir çeşit delilikte diyebilirsiniz
Birkaç gün sonra Öğretmenler Günü'nü kutlayacağız.
Öğretmenler Günün kutlu olsun, değerli öğretmenim.
Son söz tabiki başöğretmen Atatürk’ün olmalı;’Benim asıl anlatılacak yanım öğretmenliğimdir. Topluma, milletime ben, öğretmenlik yapabiliyorsam, beni onunla anlatın. Yoksa kazandığım zaferler, yaptığım öteki işlerle beni anlatmanız pek önemli değildir.’
 

YORUM EKLE