ZİRVE YOLCULARI

Herkesin geleceğe dair idealleri vardır. Çocukluktan yaşamımızın sonuna kadar ideallerle yaşarız. Kimileri bu hedeflerini başarır ve amacına ulaşır. Kimileri ise ideallere doğru gidilen yoldaki zorluklara dayanamaz. Önüne çıkan engeller karşısında umudunu kaybeder ve kendini başarısızlığa doğru iter.

Dünyada hangi işi yaparsak yapalım mutlaka önümüze zorluklar çıkacaktır. Zorlukları kolay kılmak yine bizim elimizdedir. Zirve yolculuğu dikenli ve çetin bir yoldur. Zirve yolcuları, önlerine çıkan nehirlere köprü yapıp geçmeli, dağ ile karşılaşınca tünel açıp geçmesini bilmeli. Yolu olmayan yere yol vurup gitmeli, unutmayalım ki yolu olan yere herkes gider. Başarının önündeki en büyük engel yılgınlık, hedefsizlik veya hedefimizin bulanıklığıdır. Yani okyanusta yelken açmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım etmez.

Bu yolculukta kendimizi ve çevremizdekileri zirveye çıkarırken, tam olarak neyi, tam olarak nasıl, tam olarak nerede, tam olarak ne zaman ve tam olarak ne kadar yapmak istiyoruz? Zirve yolculuğundaki başarımız bu sorulara verdiğimiz cevaplarda gizlidir.

Şunu iyi bilmeliyiz ki, hiçbir şey erişilemeyecek kadar yüksekte değildir. Yarınlar yorgun ve bezgin kimselerle değil, rahatını terk eden gayretli insanlara aittir. Bizlerin de amacı çocuklarımıza, öğrencilerimize, gençlerimize uçurtmayı uçuran rüzgâr değil, uçurtmanın, rüzgâra karşı ortaya koyduğu direnci olduğu anlayışını yerleştirerek onları meslek hayatlarında ve sosyal hayatlarında başarılı bir birey olarak yetişmelerine yardımcı olmaktır.

Toplumları etkileyen ve tarihin akışını değiştiren insanlar, hayata dair ideallerini gerçekleştirmede hiç vazgeçmeyi düşünmeyenlerdir. Çıktıkları bu çetin yolda bütün zorluklarla mücadele edip azimli bir şekilde hedeflerine ulaşmaya çalışırlar. İnsanların onları küçümsemelerine aldırmazlar ve yollarına devam ederler. Bu anlayışla hem kendi hayatlarını hem de tarihin akışını etkilerler.

Abraham Lincoln “Köleliği kaldıran adam” diye tarihe geçti. Abraham Lincoln' un hayatı çilelerle doluydu. Kendisi hayatını şöyle anlatmıştı: “Yoksul bir ailenin çocuğu olarak mahrumiyetle dolu bir evde doğup büyüdüm. Midemin açlığını kuru mısır ekmeğiyle bastırırken, ruhumun açlığını ödünç aldığım kitapla giderirdim. Okumaya âşıktım; bir çiftlikte tarlada işçi olarak çalışırken de okudum, bir bakkala çıraklık yaparken de…’’

Hayatın zorlukları onun ideallerini gerçekleştirmesine mani olamamıştı. Adalet ve insan hakları onun için her şeyden önemliydi. Abraham Lincoln Osmanlı devletinin adaletini de överdi. “İnsanlara adaletle davranmayı, Türklerden öğrenmeliyiz, Müslümanlardan öğrenmeliyiz” derdi.

Bizler, bu yüce milleti muasır medeniyetler üzerine çıkarmayı düşünüyorsak, şunu çok iyi bilmeliyiz, hayatta yeteneksiz insan yoktur, sadece iyi eğitilmemiş insan vardır.  
YORUM EKLE